Ana içeriğe atla

SALAT ,İKAME-İ SALAT & İNFAK


‘’Malları ve canları ile Allah yolunda mücadele edenler; işte onlar, onlar sadıklardır.’’ Hucurat 15


Allah katında din(yaşam sistemi)

‘’Allah katında din, ancak İslâm dinidir.’’Ali İmran 19 ;Din insanın ve bununla bağlantılı olarak insanın içinde yaşadığı toplum tarafından uygulanan yaşam sistemidir,zaman içinde oluşturulmuş değerler ile belirlenen sosyo-ekonomik yapıdır.Bu sosyo ekonomik yapı toplum tarafından oluşturulan normlarla kontrol edilmekte devamlılığı sağlanmaktadır.Bugün temelinde ‘’özel mülkiyet’’ bulunan sosyo-ekonomik yapı, insanlığın dinini(yaşam sistemini) oluşturmaktadır,sahip olduğu güç ile doğru orantılı olarak özel mülkiyet hakkını pekiştiren mekanizmalar oluşmakta bu hakkın ‘’likit bir halde’’ hareketini sağlayan ‘’parasal sistem’’ sayesinde insanların emeklerinin amacı özel mülkiyetini daha çok arttırmak olmaktadır.İnsanlar tarafından oluşturulan devletlerin temeli ‘’özel mülkiyetin güvenliğinin ve meşruiyetinin’’ sağlanması haline gelmiştir.Milyonlarca yıl önce doğanın içinde ortaya çıkan insan bugün kendisini o doğanın sahibi ilan etmiş ,içinden çıktığı o doğaya ve ekolojik sisteme hergün dahada artırdığı ihtiyaçları çerçevesinde daha da fazla saldırmaya başlamıştır.Özel mülkiyet temelli bir yaşam sisteminde ortaya çıkacak ilk sonuç’’ eşitsizlik’’ olacaktır,çünkü belirli unsurlara dayanan özel mülkiyetin diğerlerinden korunması gerekliliği mutlak bir olgudur; zamanla dahada karmaşık bir hale gelen sosyo-ekonomik ilişkilerle diğerlerinin özel mülkiyetten uzak tutatcak yani eşitsizliği pekiştirecek sistemler geliştirilmiştir.Bu sayede doğanın fark gözetmeksizin sunduğu ürünler ile insanlar arasında engeller ortaya çıkmıştır,çalışıp emek vermeyenin bu ürünlere ulaşamaması gibi,çalışıp emek arz edecek durumda olmayan yada bunu yapmayan kişi bu ürünlerin mülkiyetine geçirerek tasarruf edeceği değere illegal yollar dışında ulaşamamaktadır,yaşlılar,çocuklar,çalışacak durumda olmayan insanlar yanında çalışma imkanına sahip olmayan insanlar bu sisteme dahil olamayarak beslenme,barınma gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayacak ürünlere ulaşamamaktadırlar.Bugün açlık,sefalet,yoksulluk,savaş olarak ortaya çıkan tüm küresel sorunların temeli ‘’Mutlak bir özel mülkiyete dayalı’’ bu dindir.Bu yaşam sistemi zamanla kendi tanrılarınıda yaratmıştır.İlk tanrıları ‘’gelir yada bir karşılk elde etmelerini sağlayan bu ürünleri’’ kendilerine verdiklerine inandıkları güneş olmuş,daha sonra bu karşılıklar için çok çeşitli ve türde tanrılar yaratmıştır.
Yaratıcı tarihin pek çok döneminde yaratılışından kopan insanın daha iyi bir hayat sürmesi için ,aslında üzerinde yaşaması gereken ‘’dini’’ (yaşam sistemini)yani  İslamı çeşitli insanları elçi olarak kullanarak bildirmiş ve kurtuluşu için bu din (yaşam sistemi) üzerine yaşaması yönünde insana bir teklif sunmuştur.

Allah’ın bildirdiği din ,doğa ile en uygun olandır,temeli toplumun sağlıklı,huzurlu,güvenli ve ferah bir hayat sürdürmesine dayanmaktadır.Sosyal  ve ekonomik ilişkilerde ‘’mutlak bir eşitlik’’ öngörüsüne dayanır;Sosyal alanda insanların hiçbir nitelik farkı gözetilmeden eşitliği sağlanacak yapılan her işin amacı diğer insandan yada insanlardan sağlanacak menfaat değil ,Allah’ın göstereceği rıza olacaktır.Aynı şekilde üretim faaliyeti sonucu ortaya çıkan ürünler yada değerlerin ihtiyacın karşılanmasının ardından kalan kısmı bu ürünlere yada değerlere ihtiyacı olanlara aktarılarak sosyal eşitlik ekonomik eşitlikle desteklenecektir.İnsanlararası sosyal yada ekonomik ilişkilere dayalı bir ast üst ilişkisi varolmayacaktır.İşte Kuran’da  bu yaşam sisteminin yani dinin hayata geçirilmesi Allah’ın dininin egemen kılınması için gerçekleştirilecek faaliyetin adına Salat yada Salatın ikamesi denilmektedir.

                Salat kişisel olarak; destek olmak, yardım etmek, sorunları sırtlamak; sorunların çözümünü üzerine almak anlamında kullanılırken toplumsal olarak ele alındığında topluma destek olmak, toplumu aydınlatmak, toplumun sorunlarını sırtlamak, üstlenmek ve gidermek anlamına gelmektedir.

‘’Muhakkak ki Allâh ve melekleri, Nebi'ye salât eder.  Ey iman edenler, siz de O'na salât edin ve teslimiyet ile selam edin’’Ahzab 56

(Allah ve melekleri nebiye destek veriyorlar,sorunlarını çözümü konusunda ona yardım ediyorlar,sizde ona eliniden geldiği ölçüde destek olun ve güvenliğini sağlayın)

‘’O'dur ki, sizi karanlıklardan nura çıkarmak için size salat etmekte; melekleri de salat etmektedir.O, iman edenlere rahimdir’’Ahzab 43

                Salatın ikamesi:zihnî ve mâlî yönlerden yapılan yardım ve destekle sorunların üstlenilerek giderilmesi işlerinin gerçekleştirilmesi ve bunun sürdürülmesi, yani ayakta tutulması” demektir.

Zikrullâh :Allah’ın adının anılması hatırlanması ve hatırlatılması Allah adına ve onun yolunda işler yapılmasını tanımlar

‘’Muhakkak ki Ben, Ben Allah'ım. Benden başka İlâh yoktur. Öyleyse Bana kul ol ve Beni zikretmek için salatı ikame et!’’Taha 14

Şüphesiz iman eden ve sâlihâtı işleyen, salâtı ikâme eden ve zekâtı verenlerin Rabb’leri katında mükâfâtları vardır. Ve onlar üzerine hiçbir korku yoktur, onlar üzülmezler de. (Bakara/277)

İşte bu kitap –kendisinde kuşku yoktur–; gaybda iman eden, salâtı ikâme eden, kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infak eden, sana indirilene ve senden önce indirilene iman eden muttakiler –ki bunlar, âhirete de kesinlikle inanırlar– için bir kılavuzdur. (Bakara/2-4)

Ve hani Biz, İsrâîloğulları’nın mîsakını [kesin sözünü] almıştık: “Allah’tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz, ana-babaya, yakınlığı olanlara, yetimlere, miskinlere de iyilik yapacaksınız, insanlara güzelliği söyleyin, salâtı ikâme edin ve zekâtı verin.” Sonra çok azınız müstesna olmak üzere yüz çevirdiniz. Ve siz yüz çevirenlersiniz. (Bakara/83)

Ve siz salâtı ikâme edin ve zekâtı verin! Kendiniz için önceden her ne iyilik yaparsanız, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı en iyi görendir. (Bakara/110)

Şu haram aylar çıktığı zaman o müşrikleri nerede bulursanız öldürün, onları yakalayın, hapsedin ve her gözetleme yerinde onlar için oturun. Artık, eğer tevbe ederlerse, salâtı ikâme ederlerse ve zekâtı verirlerse, artık onların yollarını serbest bırakın. Şüphesiz Allah, gafûr’dur, rahîm’dir. (Tevbe/5)

İman eden (Allah’a olan güveni üzerine yaşayan) kişi için salat ,üzerine aldığı bir sorumluluk dinini(Allah’ın kendisine vahy ettiği yaşam sistemini) ayağa kaldıracak yeryüzünde egemen kılacak yolda göstereceği çabadır.Kurumsallaştırılmış salat belli şartlara ve kurallara bağlanmıştır.
Salatın zamanı:
‘’Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın kısmında salatı ikame et’’ Hud 114

‘’Güneşin dönmesinden, gecenin kararmasına kadar salatı ikame et’’İsra 78

‘’Ey âmenû olanlar! Ellerinizin altında sahip olduklarınız ve sizden olgunluğa ermemiş olanlar, üç vakitte yanınıza girmek için sizden izin istesinler. Fecr salatından önce, elbiselerinizi çıkarttığınız öğle vaktinde ve yatsı salatından sonra. Bu üçü, avret vaktidir’’ Nur 58

Üç ayet birlikte ele alındığında açıkça ortaya çıkmaktadır ki iman eden kişi için gün iki kısımdır:Fecr salatı ve yatsı salatı

Fecr salatından öncesi,elbisenin çıkarıldığı/salat görevine ara verildiği öğle vakti ve yatsı salatından sonra ki zamanlar iman edenler için avret(özel,kişisel) zamanlarıdır,bir şey yapıp yapmamak kendi insiyatiflerindedir.İsra 78. Ayette geçen

‘’Ekımis salâte li dulûkiş şemsi ilâ gasakıl leyli’’ kalıbı ile Savm/orucun  yerine getirilme zamanını bildiren Bakara suresi 78. Ayetteki ‘’ etimmus sıyâme ilel leyli’’ kalıbını aynı olmasıda birkez daha ortaya koymaktadır ki salat devamlılık arz eden bir faaliyettir.

Mümezzil suresi 7. Ayette geçen ‘’Muhakkak ki senin için gündüzleyin uzun meşguliyet vardır.’’ifadeside sözkonusu durumu destekleyen bir ifade konumundadır.

http://cenkgundogan.blogspot.com.tr/2014/10/ey-giysisini-kusanan.html

İman eden kişi için Salat Allah’ın vahyi ile kendisine verilmiş(üzerine yazılmış )bir görevdir.
‘’Muhakkak ki salat, mü'minlerin üzerine, “vakitleri belirlenmiş bir yazgı“ olmuştur.Nisa 103
Günün büyük bölümünü Allah yolunda Salih (iyi)işler yaparak geçirecek olan iman eden kişilerin bu faaliyetlerinin ‘maddi unsurlarla ‘’ desteklenmesi  gereklidir Salat’ın bir parçası olarak işlevsellik kazanan bu maddi olarak destek vermeyi öngören sistemin adı İNFAK’tır.


Ayetlerin genelinde Salat ve infak bir arada bulunan unsurlardır.Ve müminleri tanımlayan özellikler olarak anılırlar.

‘’Onlar ki, gaybe) îmân ederler, salatı ikame ederler ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infâk ederler’’BAKARA 3

‘’Ve, salatı ikâme edin (kılın), ve zekâtı verin.’’BAKARA 110

Muhakkak ki âmenû olanların ve ıslâh amel işleyenlerin,salatı ikame edenlerin ve zekâtı verenlerin ecirleri ,Rab'lerinin katındadır. Ve onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmazlar.BAKARA 227

İnfakın amacı diğerleri ile EŞİT OLMAK’tır

‘’Ve Allah, rızık bakımından bir kısmınızı, bir kısmınızdan üstün kılmıştır. Hal böyleyken, rızkı kendilerine fazla verilmiş olanlar, bu rızıklarını elleri altında bulunan işci ve kölelerine verip, onları da geçim bakımından kendilerine eşit etmezler. Peki böyle yapmakla, Allah'ın rızık nimetini bile bile inkâra mı kalkışıyorlar?’’NALH 71

İnfak etmedeki esas kıstas ve oran ‘’ihtiyaçtan fazladır’’

’Ve sana neyi infâk edeceklerini (vereceklerini) soruyorlar. De ki: “Afv ettiklerinizi ihtiyaç fazlasını)BAKARA 219

http://cenkgundogan.blogspot.com.tr/2014/10/siz-bu-kitaba-iman-ediyor-musunuz-hic.html

Allah yolunda madden ve manen çalışan Allah’ın kendisine verdiği nimetleri,başka hiçbir karşılık beklemeksizin ,mükafatını yalnızca Allah’tan bekleyerek bağışlayan/infak eden böylece bağışta bulunduğu insanlar üzerinde bir minnet hissi oluşmasına sebep olmadan kendisini diğerleri ile eşit hale getiren Allah’a teslim olmuş insanların yani Müslümanların hayata geçirmeye çalıştıkları dinin /yaşam sisteminin adı yaratılışımıza en uygun olan İslam’dır
Bugün putperest ve ateşperestlikten,çarpıtılmış İslama sokulmuş Namaz kavramının tahrif ettiği 3 temel olgudan,Salat ile olan ilişkileri sebebi ile bahsetme gerekliliği sözkonusudur

KIYAM ,RÜKU ,SECDE

Kıyam;ayağa kalkmak harekete geçmek ,bir şeyler yapmak ,hazır bulunmak,mevcut/varolmak  gibi anlamlara gelmektedir.

‘’Fe izâ kadaytumus salâte fezkurûllâhe KIYAMEN ve kuûden ve alâ cunûbikum’’NİSA 103
****Ayakta iken anlamında kullanılmıştır.

‘’Cealallâhul ka’betel beytel harâme KIYAMEN lin nâsi’’
****Hazır bulundurma anlamında kullanılmıştır.

‘’ Kul innenî hedânî rabbî ilâ sırâtın mustekîm(mustekîmin) dînen KIYAMEN millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen),’’
****Varolmak anlamında kullanılmıştır

‘’Vellezîne yebîtûne li rabbihim succeden ve KIYAMA’’
****Birşeyler yapma anlamında kullanılmıştır.

‘’Ve izâ reev ticâreten ev lehveninfaddû ileyhâ ve terekûke KAİMA’’
****Ayakta anlamında kullanılmıştır.

Rüku:Boyun bükme,teslim olma tevazu ve alçak gönüllülükle kabul etme anlamlarında kullanılır
‘’Ve izâ kîle lehumurkeû lâ yerkeûn’’Mürselat 48
****Onlara teslim olun/boyun eğin denildiği zaman bunu yapmazlar

Secde:itaat etme,üstünlüğünü kabul etme,sözünü yerine getirme teslimiyet gösterme hükmü ve emri altına girme anlamlarında kullanılır.

Ve anne babasını tahtın üstüne çıkarttı. Ona secde ederek eğildiler.YUSUF 100
****Hükmünü kabullenme anlamında kullanılmıştır

Onlara, Rahmân'ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak ve secde ederek yere kapanırlardı Meryem 58
****Teslimiyet gösterme /kabul etme anlamında kullanılmıştır.

Yusuf (A.S), babasına şöyle demişti: “Babacığım, gerçekten ben on bir yıldız, güneş ve ay gördüm. Onları bana secde eder (vaziyette, durumda) gördüm Yusuf 4
****Emri altına girme anlamında kullanılmıştır

Yerdekiler ve göktekiler ve onların gölgeleri, sabah akşam, isteseler de istemeseler de Allah'a secde ederler
****Biliçli  yada biliçsiz olarak teslimiyet anlamıda kullanılmıştır.

Ve meleklere: “Âdem'e secde edin.” dediğimiz zaman İblis hariç, (onlar) hemen secde ettiler Bakara 34
****Üstünlüğünü kabul etme anlamında kullanılmıştır.

‘’Kapıdan secde ederek girin’’ Bakara 58
***Teslimyet gösterme anlamında kullanılmıştır

Sözkonusu kavramların birlikte kullanıldığı ayetlerde ise;

Ey Meryem! Rabbin için kânitîn ol ve secde et ve rukû edenlerle birlikte rukû et.ALİ İMRAN 43
(Meryem kanaatkar ol,isyan edip aşırı gidenlerden olma,rabbinin hükmüne tabi ol ve rabbine boyun eğip teslimiyet gösterenlerle birlikte sende teslim ol.)

Ve Biz, İbrâhîm ()'a ve İsmail 'a: “Tavaf edenler, âkifler , rükû ve secde edenler için beytim'i temiz tutsunlar.” diye ahdettik.BAKARA 125

(Biz ibrahime ve ismaile Allah’ın evini(kamuya ait olan evi) çevresine gelenler,eğitim öğretim faaliyeti için gelenler,Allah’a teslimiyet gösterenler ve Allah’ın emirlerine itaat edenler için temizlemelerini(güvenli ve şirk bulaşmış unsurlardan arındırılmış hale getirmelerini) emrettik)

Görüldüğü ve Kuranda geçen açık ayetlerin ifade ettiğ üzere kıyam,ruku ve secde bir ritüelin bölümlerini değil müstakil anlamlar içeren,hazır bulunma ,teslim olma ve itaat etme gibi uygulamaları tanımlamak için kullanılan kavramlar durumundadırlar

Salat gibi insanın,toplumun ve insanlığı sorunlarına gerçek çözümler getiren bir uygulama ,ateşperesetliğe dayanan hatta daha derin köklerinde Güneş kültü temelli bir ‘’Namaz’’ kavramına hapsedilmiş,kendine özel anlamları ve uygulamları bulunan kıyam,rüku,secde bu ritüelin bölümleri olarak lanse edilerek Allah’ın Dini yeryüzünde etkisiz bırakılmıştır.Namaz ritüeline destek sağlayacak kavramlar Kuranda bulunamadığı için Allah’ın Resulüne iftira edilmesi yoluyla oluşan hadis külliyatları ile çarpıtılmış ve anlamları ile oynanmış Kuran ayetlerinden vebu  uydurma hadislerden oluşturulmuş bir ateşperest tapınma biçimi İslamın direği haline getirilmiştir.Bu direk üzerinde duran islamın ve bu dinin Allah’tan olduğunu düşünerek sorgusuz sulasiz Allah’ın vahyinden bi haber biçimde kabul eden Müslümanların durumu bugün gözler önündedir


’Ve ekîmûs salâte ve âtûz zekâte verkeû mear râkiîn’’

(Salatı ikame edin,zekatı verin,Rüku edenler ile birlikte rüku edin) BAKARA 43


‘’Allah’ın dinini yeryüzünde egemen kılmak için çalışın,bu çalışmanızı ;size verilen nimetlerden Allah yolunda bağışlayarak maddi olarak destekleyin,ve Allah’ın hükmüne boyun eğen diğerleri gibi sizde Allaha boyun eğin/teslimiyet gösterin.’’

Yorumlar

  1. Okuyorum, aklıma güvenerek yorumluyorum çok mantıklı geliyor ancak abdest ile ilgili ayeti göremedim yazıda. Yararlanabileceğim bir link varmı

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

SURYA NAMASKARA (GÜNEŞİ SELAMLAMA) –Hinduizm / NAMAZ(ATEŞİ SELAMLAMA) -Meccusilik-

‘’Kime secde(itaat) ettiğini bilmemek’’ ‘’ Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş ’’NELM 24 Güneş ,dünyadaki canlılık ile olan doğrudan ilişkileri sebebi ile ‘’insan ‘’denen varlığın çevresindeki nesnelere anlamlar yüklemeye başlamasından ve aralarındaki ilişkileri çözümlemesinden itibaren önemli bir varlık konumuna gelmiştir.Avcılık ve Tarıma dayalı toplumlarda doğanın canlanma ve ölme zamanları mevcut hayvan popilasyonunu ve hasat evrelerini doğrudan etkilemesi ,sözkonusu durumların ise doğrudan ‘’Güneş’’ ile olan bağlantısı gerek avcı gerekse tarım toplumlarının güneş ile yakın bir ilişki içinde olmasını sağlamıştır.Doğadaki sebep-sonuç ilişkisinin farkında olan ancak yetesiz bilimsel anlamda gelişmemişliği nedeni ile bu durumlara mantıklı bir açıklama getiremeyen insan zaman içinde rasyonel olarak cevap veremediği sorulara irasyonel cevaplar bularak manevi açıda

PUT

" Siz kendi elleriniz ile yontuğunuz seylere mi ibadet ediyorsunuz ?" SÂFFÂT 95 Put,yada TDK'nın ifadesi ile fetiş, ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi bulunduğuna inanılan canlı yada cansız nesne olarak tanımlanmaktadır,sözkonusu tanım güncel bir hale sokulmak istendiğinde ise kişinin görüşleri yada inançları sebebi ile tek taraflı duygusal bir bağ oluşturduğu kendisinde ki  belirli ruhsal durumları tetikleyen yada aşırı duygu yoğunluğuna sebep olan canlı yada cansız nesne şeklinde ifade etmek mümkündür. İbadet yada tapınma ,günümüzde tanım olarak belirli ritüellerin yerine getirilmesi gibi dar bir alana sıkıştırılsada genel bir ifade ile inancın ve bağımlılığın gösterilmesi amacı ile çeşitli eylemlerin ortaya konulmasıdır. Bugün "put" denildiğinde ilk akla gelen şey taştan yada başka bir metaryelden oluşturulmuş "dinsel anlam" taşıdığına inanılan ve genellikle insansı görünüşe ait çeşitli referanslar içeren heykeller yada heykelcikerdi