Ana içeriğe atla

EVRİM (Bakteriden İnsana;İnsandan tavuğa)

EVRİM (Bakteriden İnsana;İnsandan tavuğa)



Evrim, biyolojide canlı türlerinin nesilden nesile kalıtsal değişime uğrayarak ilk halinden farklı özellikler kazanma sürecidir. Evrim teorisine göre hayvanlar, bitkiler ve Dünya'daki diğer tüm canlıların kökeni  kendilerinden önce yaşamış türlere dayanır ve ayırdedilebilir farklılıklar, ‘’başarılı nesillerde’’ meydana gelmiş genetik değişikliklerin bir sonucudur. Evrim, bir canlı popülasyonunun genetik kompozisyonunun rastgele mutasyonlar yoluyla zamanla değişmesi anlamına gelir. Dünyada keşfedilmiş ve sınıflanmış 3 milyon civarında canlı türü bulunurken,keşfedilmeyi bekleyen 30 milyon civarında canlı türü olduğu düşünülmektedir.Dünyadaki  bu neredeyse sınırsız sayıdaki yaşam biçimi, evrimsel sürecin bir sonucu olduğu düşünülmektedir. Evrim teorisine göre tüm canlılar, ortak atalardan geldikleri için akrabadırlar. İnsan ve diğer tüm memeliler, yaklaşık 150 milyon yıl önce yaşamış sivrifaremsi bir canlıdan evrimleşmişlerdir. Memeliler, kuşlar, sürüngenler, iki yaşamlılar ve balıkların ortak atası 600 milyon yıl önce  yaşamış su solucanlarıdır. Tüm hayvanlar ve bitkiler, yaklaşık 3 milyar yıl önce yaşamış ‘’bakterimsi mikro organizmalardan’’ türemişlerdir. Biyolojik evrim, canlı nesillerinin ortak atadan değişerek türeme sürecidir.Yeni nesiller, eski nesillere göre farklılıklar taşırlar ve ortak atadan uzaklaştıkça çeşitlilik artar.Ve evrimin en önemli mekanizması Doğal seçilim yada diğer adı ile Doğal seleksiyondur.

Doğal seçilim, belirli bir türde dış ‘’çevreye uyum’’ konusunda daha elverişli özelliklere sahip organizmaların, bu elverişli özelliklere sahip olmayan diğer bireylere göre yaşama ve üreme şanslarının daha yüksek olması ve bunun sonucu olarak genlerini yeni kuşaklara aktarabilmeleri yoluyla işleyen ‘’evrimsel mekanizmadır’’.Böylece dış ortama uyum sağlamakta sorunlar yaşayan bireyler ve genler organizma popülasyonundan tasfiye edilmiş olmaktadır. Sonuç olarak yaşadıkları ortama uyum konusunda daha başarılı olan bireylerin, ‘’hayatta kalabilme’’, ‘’ergenlik yaşına ulaşabilme’’ ve ’’üreme olanakları’’ yönünden daha avantajlı olmaları dolayısıyla, elverişli özellikler bir sonraki nesile aktarılır ve daha yaygın hale gelir. Doğal seçilim mekanizması, bu şekilde işleyerek uyum sağlamada (adaptasyonda) başarılı olamayan bireylerin kalıtsal özelliklerinin popülasyondan ayıklanarak sonraki kuşaklara aktarılmasını önlemiş olur. Öte yandan uyum konusunda daha başarılı olan bireylerin kalıtsal özelliklerinin gelecek kuşaklara daha etkin olarak aktarılmasını sağlar. Sonuçta popülasyon, uyum sağlamada başarılı olan bireylerden oluşmuş olacaktır. Gerekli zaman verildiğinde bu pasif işlem adaptasyonlar ve türleşme, uyumsal açılım ile sonuçlanabilecektir.

20.yüzyıl ile birlikte insanın içinde bulunduğu çevre şartları üzerindeki hakimiyetinin artması, evrimin temel mekanizması olan doğal seçilim için kabul edilen mevcut kuralları değişmiştir.Geçmişte ‘’biyolojik yapısındaki üstün özellikler’’ sayesinde daha yüksek  yaşama ve üreme şansına sahip olan bireylerin sahip olduğu evrimsel üstünlük çevre şartları üzerindeki etkisi en yüksek olan bireyler lehine değişmiştir.Tarım toplumunda sanayi toplumuna yapılan geçişle bireyin yada mensup bulunulan toplumun çevre şartlarının üzerindeki etkisini belirleyen en büyük unsur maddi olanaklar ile doğru orantılı bir hale gelmiştir.İçinde bulunulan ekonomik yapının kendisine sağladığı maddi imkanları kullanan  birey toplumun diğer fertlerine göre beslenme,barınma ve üreme konusunda daha iyi olanaklara sahip bir hale gelmiş ve popülasyon içinde üstünlüğü ele geçirerek ‘’genetik üstünlüğün’’ türün devamında belirleyici bir faktör olması özelliğini ortadan kaldırmıştır.İnsanın tek hücreli bir organizma olarak başlayan yaşam yolculuğunda genetik gelişmişlik bakımından en üst seviyeye ulaşan insan toplulukları gelişen teknoloji ile birlikte doğaya uyum sağlama özellikleri ile sahip oldukları ‘’genetik üstünlüğü’’ anlamsızlaştırmışlardır.İnsan sahip olduğu teknoloji ile içinde yaşadığı çevreyi kendi biyolojik özellikleri ile uyumlu bir hale gelecek şekilde biçimlendirmiş,genetik olarak en zayıf üyelerin bile hayatta kalma şanslarını arttırmıştır.Evrimin gereği olarak popilasyondan tasfiye edilmesi gereken bireyler ve genler kalıtsal özelliklerini gelecek nesillere aktarabilme şansı bulmuşlardır.Gen yapılarındaki ayıklanmanın sona ermesi ile zaman geçtikçe zayıf gen özelliklerine sahip üyeler  mevcut nüfus içinde sayısal üstünlüğü ele geçirmişlerdir.Zaman içinde değişen sosyo-kültürel yapı eş seçiminde en temel belirleyici unsur olan ‘’genetik uyumluluğun’’ karar mekanizmasındaki etkisini azaltarak bunun yerine belirleyici unsuru maddi olanaklar,mensup olunan aile veya belirli bir gruba mensubiyete endeksleyerek ‘’gen yapısı ‘’olarak ortak zayıf noktalara sahip bireylerin türü devam ettirmesine ve kalıtımlsal hastalıkların gelecek nesillere taşınmasına olanak sağlamıştır.

Geçmişte yaşamak için sorgulama ve eleştirisel düşünme yeteneğini doğal çevre karşısında kullanmak zorunda olan insan ,gelişen teknoloji ile ‘’hazır bulduğu’’ ve ‘’yaşamak için en uygun’’ şartlarda düşünmesine bile gerek bırakmayacak toplumsal normlar ve yaşamı belirleyen kurallara uymak şartı ile sahip olduğu biyolojik özelliklerden bağımsız olarak varolabilme şansı bulmuştur.Doğa ile olan yoğun ilişkisi sırasında sadece ‘’güçlü’’ ve ‘’ akıllı’’ olanların yaşama ve üreme şansı bulabildiği insan toplulukları bugün kendilerine ‘’yaşayacak minimum yaşam şartlarını’’ sunabilen yerleşim alanlarında adeta ‘’ tavuk çiftliklerindeki’’ gibi yaşama ve üreme şansı bulabilmektedirler.Bugün kendileri için en uygun barınma ve beslenme şartlarında yaşamını sürdüren insandan tek beklenti mevcut şartların devamını sağlayabilmek adına ‘’üremesidir’’.Bu beklenti  günümüz toplumlarında en çok satan olgu olan ‘’cinselliğinde’’ açıklamasını oluşturur.İnsan günümüz ekonomisindeki  ‘’Tek Pazar’’ olmanın yanında en önemli girdiyi yani ‘’işgücünü’’de  oluşturmaktadır.İnsan sunduğu işgücü ile dünya kaynaklarından hammadde elde etmeyi bunu işlemeyi,ve pazarlamayı sağlamakta ortaya çıkan mamulunde en önemli ve tek pazarı durumunda olmaktadır.Bu sebeble  milyonlarca yıldır pozitif yönde ilerleyen evrim zirve noktasına ulaşmış ve ilerleme yönü pozitiften negatife dönmüştür.Geçmişte içinde yaşadığı en dar çevreden çok uzak yıldızlara kadar sorgulayan ve anlamaya çalışan insanın yerini ,,Varolan statik yapının -kendi çıkarlarına zarar vereceği endişesi neden ile- değişmesinden korkan en iyi beslenme,barınma ve üreme şartlarına sahip olmak için anlamsız bir çaba içinde olan ‘’insansılar’’ almıştır.Doğada varolduğu günden bugüne kadar onu anlamaya çalışan insan geldiği bu son noktada doğaya hükmetmeyi öğrenmiş onu kendine göre şekillendirerek kendisine izole edilmiş alanlar yaratarak, onunla ve kendi doğası ile olan bağlarını koparmıştır.Dünya üzerinde sahip olduğu tek üstünlük kaynağı olan akıldan yine kendi özgür iradesi ile vazgeçerek geleceğine ait belirsizliğin temellerini kendi elleri ile atmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SURYA NAMASKARA (GÜNEŞİ SELAMLAMA) –Hinduizm / NAMAZ(ATEŞİ SELAMLAMA) -Meccusilik-

‘’Kime secde(itaat) ettiğini bilmemek’’ ‘’ Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş ’’NELM 24 Güneş ,dünyadaki canlılık ile olan doğrudan ilişkileri sebebi ile ‘’insan ‘’denen varlığın çevresindeki nesnelere anlamlar yüklemeye başlamasından ve aralarındaki ilişkileri çözümlemesinden itibaren önemli bir varlık konumuna gelmiştir.Avcılık ve Tarıma dayalı toplumlarda doğanın canlanma ve ölme zamanları mevcut hayvan popilasyonunu ve hasat evrelerini doğrudan etkilemesi ,sözkonusu durumların ise doğrudan ‘’Güneş’’ ile olan bağlantısı gerek avcı gerekse tarım toplumlarının güneş ile yakın bir ilişki içinde olmasını sağlamıştır.Doğadaki sebep-sonuç ilişkisinin farkında olan ancak yetesiz bilimsel anlamda gelişmemişliği nedeni ile bu durumlara mantıklı bir açıklama getiremeyen insan zaman içinde rasyonel olarak cevap veremediği sorulara irasyonel cevaplar bularak manevi açıda

Hayvanların Kulaklarını Yarmak ve SÜNNET(HITAN)

CİNSEL ORGANIN UCUNUN KESİLMESİNİ EMREDEN BİR YARATICIYA İNANMAK Yıllık milyonlarca Türk Lirasına ulaşan sünnet düğünü sektörü,operasyon başına binlerce lira alan ''sünnetçiler'',operator doktorlar ve özel hastaneler;süslü püslü tören kıyafetleri ;kim olduğunun bile farkına varamadığı küçücük yaşında yaratıcısının cinsel organının ucunun kesilmesini emrettiğini düşünen bir çocuk; Size Allah'ın yarattığını değiştirme hakkını veren kimidir? ''Lekad halaknel insâne fî ahseni takvîm'' Biz insanı en güzel biçimde yarattık.Tin 4 ''Allah, şeytana lânet etti. Ve şeytanşöyle dedi: "Ben mutlaka, Senin kullarından belli bir nasip edineceğim. ''Ve onları mutlaka dalâlette bırakacağım. Ve onları, mutlaka emaniyyeye (kuruntuya) düşüreceğim ve mutlaka onlara emredeceğim. Böylece onlar, mutlaka DAVARLARIN KULAKLARINI KESECEKLER ve onlara emredeceğim, öyle ki mutlaka, ALLAH'IN YARATTIĞINI DEĞİŞTİRECEKLER. Ve kim, Allah'tan

SALAT ,İKAME-İ SALAT & İNFAK

‘’Malları ve canları ile Allah yolunda mücadele edenler; işte onlar, onlar sadıklardır.’’ Hucurat 15 Allah katında din(yaşam sistemi) ‘’Allah katında din, ancak İslâm dinidir.’’Ali İmran 19 ;Din insanın ve bununla bağlantılı olarak insanın içinde yaşadığı toplum tarafından uygulanan yaşam sistemidir,zaman içinde oluşturulmuş değerler ile belirlenen sosyo-ekonomik yapıdır.Bu sosyo ekonomik yapı toplum tarafından oluşturulan normlarla kontrol edilmekte devamlılığı sağlanmaktadır.Bugün temelinde ‘’özel mülkiyet’’ bulunan sosyo-ekonomik yapı, insanlığın dinini(yaşam sistemini) oluşturmaktadır,sahip olduğu güç ile doğru orantılı olarak özel mülkiyet hakkını pekiştiren mekanizmalar oluşmakta bu hakkın ‘’likit bir halde’’ hareketini sağlayan ‘’parasal sistem’’ sayesinde insanların emeklerinin amacı özel mülkiyetini daha çok arttırmak olmaktadır.İnsanlar tarafından oluşturulan devletlerin temeli ‘’özel mülkiyetin güvenliğinin ve meşruiyetinin’’ sağlanması haline gelmiştir.Milyonla