Ana içeriğe atla

ÖLÜM KÜLTÜ VE HESAP GÜNÜ


Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günah sebebiyle öldürüldüğü sorulduğu zaman


Güneş dürüldüğü zaman
Yıldızlar kararıp dağıldığı zaman
Ve dağlar yürütüldüğü zaman.
Gebe develer, kendi başına terkedildiği zaman
Vahşî hayvanlar bir araya toplandığı zaman,
Denizler tutuşturulduğu zaman,
Ve nefsler eşleştirildiği zaman
Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günah sebebiyle öldürüldüğü sorulduğu zaman
Ve sayfalar açıldığı zaman
gökyüzü sıyrılıp açıldığı zaman
Cehennem alevlendirildiği zaman
Ve cennet yaklaştırıldığı zaman.
Her nefis, neyi hazırladığını bilip öğrenmiştir.
Tekvir  1-14

Çeşitli nedenlerden ötürü biyolojik olarak canlılık özeliklerini kaybetmiş kişiler,toplumun genel kabul gördüğü uygulama neticesinde ,yakın zamanda çürüme sürecine girecek olmaları nedeni ile toprağa gömülürler.
İnsanlığın başlangıcından bu yana hayatın kaçınılmaz bir parçası olan ölüm ,hayata çok büyük anlamlar yükleyen insanoğlu için çok önemli bir olgu olmuştur.Bilinmezlik içeren ve karşısında çaresiz kaldığı ölüm olgusu için sahip olduğu inanışlar doğrultusunda çözümler ortaya koymaya çalışmıştır.Bunların en önemlisi ve etkiliside ‘’ölümden sonra yaşam’’ inancıdır.Bilinen en ilkel topluluklarda bile ölen kişilerin yada varlıkların yaşamlarına boyutsal yada şekilsel olarak geçirecekleri değişiklikle devam edeceklerine yönelik inançlara rastlanmaktadır.
Bugün toplumumuzda bulunan ‘’Ölü kültü’’ uygulaması ve inanışı Mezopotamya kültürünü oluşturan Sümer, Assur, Babil uygarlıkları kaynaklıdır.Bu kültürlerde yeraltında yaşamın devam ettiğine inanılır bu sebeple yer altı dünyasına/öbür dünyaya geçen kişiye derinden bir saygı gösterilir çeşitli seromoniler düzenlenir,özel bir mezar inşa edilir,kurbanlar kesilir ve çeşitli hediyeler sunulurdu.Sözkonusu kültürlerin bugün sahip olduğumuz ''ölü kültüne'' yansımasının en önemli unsuru ölüye duyulan saygı ve korkudur.
Yaşadığı dönemde insan olarak değer verilmeyen kişi bile genelde öldüğü zaman hayatında görmediği saygıyı görmeye başlar.Zamanında o yoldan geçerken selam vermeyenler cesedinin içinde bulunduğu araç yada tabut yanlarından geçerken derin bir huşu ve saygı haline geçerler.
İnsanlara zarar verenler hep canlı insanlar olmasına karşın bir ceset ile aynı oda da olmak yada cesetlerin toprağa gömüldüğü mekanlar olan mezarlıkta bulunmak insan için çok büyük korkuların kaynağını oluşturmaktadır.
Bir insanın canlılığını kaybetmesinin ardından İslami olduğu iddaa edilen ama nedense Kuranda bulunmayan çeşitli ritüeller uygulamaya konulur,
Ölünün yıkanması;Kaynağı büyük olasılıkla yer altı dünyasında tanrının/tanrıların karşısına çıkacak olması inancıyla bedenin temizlenmesine dayanmaktadır
Kefenlenmesi:Mezopotamya kaynaklı inanışlardan kaynaklı bir çeşit giysidir ki Tavaf esnasında giyilen’’ ihram’’ ile olan benzerliği ve dikişsizliği bunu açık biçimde ortaya koymaktadır.
Tanrısı için temizlenip giydirilen ceset ''Musalla taşı'' adı verilen yere konularak;ki musallanın anlamı salat edilen yerdir,zaman içinde yapılan çarpıtmalarla salat edilen yer cami denen mekanın bahçesinde duran bir taş haline getirilmiştir;Cenaze namazı kılınır.Tevbe suresi 84. Ayette bulunan’’ Ve lâ tusalli alâ ehadin minhum mâte’’(Onlardan ölen birine destek olma) ayetindeki ‘’salli’’(destek,arka çıkma,yardımda bulunma) kelimesi uydurulan dine uyum gösterecek bir biçimde oluşturulan ‘’Namaz’’ olarak yorumlanır ve bu namaz rüku,secde öğelerinden bağımsız bir biçimde yerine getirilir.Ardından ceset  ölülerin gömülmesi için tahsis edilmiş mekana götürülerek toprağa gömülür.Toprağa gömülmenin ardından imam adı verilen din görevlisi gelerek kendisine sorulacak sorulara doğru cevap verebilmesi için ;büyük ihtimalle tek kelime Arapça bilmeyen kişinin canlı olmayan bedenine;Arapça olarak telkinde bulunmaya başlar,
‘’ Ey Ayşe oğlu/kızı Ahmet/Fatma! Hatırla sen artık dünyadan gittin, sorulan sorulara doğru cevap ver! ... Rabbim, Allah’tır de! Nebim Muhammed’dir de! Dînim İslam’dır de!’’
Bu telkinin yapılmasının sebebi mezarın örtülmesi,cemaatin oradan uzaklaşması ve imamın ölüyü uyandırması(kafanın tahtaya vurması ) ile başlayacağına inanılan ''Kabir hayatı''dır.
Münker (çirkin) ve Nekir(Kötü)
Çirkin ve Kötü isimli meleklerin gelerek ‘’arapça’’ olarak ‘’Muhammedin kim olduğu?’’ sorusunu soracağı sorgulama ile başlayacağına inanılan ‘’kabir hayatında’’ bu soruya verilecek cevaba göre ya güzel bir uyku çekilecek yada korkunç bir azap gerçekleşecektir.Ve bu inanışa göre Allah en büyük adaletsizliğini yapacak verdiği sözün aksine yaptıklarının hesabını sormadan sadece tekbir soru üzerinden insanlara azap edecektir.Oysa Allah’ın kitabında bunun tam aksi ifade edilmektedir.

‘’Onların birine ölüm geldiği zaman: “Rabbim, beni geri döndür.” dedi. Böylece terkettiğim salih işlerim.Hayır, muhakkak ki onun söylediği söz, sadece bir kelimedir. Ve beas edilecekleri(yeniden diriltilip Rablerine döndürülecekleri) güne kadar onların arkasında berzah (yeniden dirilmelerine engel) vardır’’.Yasin 99-100

‘’Ve sur'a üfürülmüştür. İşte o zaman onlar, mezarlarından Rab'lerine koşarlar’’ Yasin 51

 ‘’Ve o saatin geldiği gün, mücrimler(suçlular) bir saat fazla kalmadıklarına yemin ederler.’’Rum 55

Kuran’ı Kerimin bize bildirdiğine göre insan biyolojik canlılığını yitirmesinin ardından yeniden diriltilip ,Rabbine döndürüleceği ‘’kıyamet/ayağa kalkış gününe kadar ‘’ölü’’ olarak kalacaktır.Artık yeniden dirilmesini önleyecek bir engel/berzah oluşturulmuştur.Ve ‘’Sur’’ a üflendiğinde herkes ölü olarak bulunduğu yerden çıkarak Rabbine doğru yönelecektir.Ve bugün kü çarpıtılmış İslam inancını aksine kabirde bulunduğu süre içinde herhangi sorguya ,cezaya yada ödüle muhatap olmayacaktır.Rum 55 te geçen saat kelimesi  kabirde geçen zamanın ‘’mücrimler’’(suçlular ) için bile çok kısa bir zaman olacağını açıkça ortaya koymaktadır.Ayrıca Yunus suresi 64. Ayetinde de belirtildiği üzere( ‘’Onlara dünya hayatında ve âhiret hayatındamüjde vardır. Allah'ın sözleri için değişiklik diye bir şey yoktur. İşte bu, en büyük kurtuluşun ta kendisidir’’) iki hayat sözkonsudur Bunlardan biri dünya diğeri ise ahiret hayatı.

Bugün İslam adı altında ‘’bizi yaratan Allahtır’’,Rabbimiz Allahtır,İlahımız Allahtır diyerek Rabblerinin kendilerine indirdiği kitap olan Kurandan  yani ’Allah’ın vahyinde’’ habersiz olan ‘insanlar Allah ile aldatılmaktadır.Önceki toplumların batıl inançları,efsaneleri,masalları,tapınma biçimleri ‘’İslam kisvesi’’altında insanlara sunulmakta Rabbinden uzaklaşmış olan insanda bu anlatılanlara sarılarak suçluluk duygusunu bastırma yolunu seçmektedir.
İnsana dünyada ve ahrette felah/Kurtuluş getirmesi gereken din/yaşam sistemi bugün birilerinin elinde maskara olmuştur,İnsanlar dinle sömürülmekte kandırılmakta ve açık bir biçimde ‘’Allah’ın kitabı alay konusu edinilmekte vakit geçirilecek bir eğlence aracı olarak kullanılmaktadır.

Ölüm olgusu yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır.Ve kitap bunu çok net biçimde ortaya koymaktadır

‘’Kullu nefsin zâikatul mevti summe’’ Her bilinç ölümü tadacaktır

Ama bu kitabın bize bildirdiği diğer olgu her nefsin  Rabbine döndürüleceği ve yaptığı şeylerin karşılığını göreceğidir.Ve insanın sorgulanacağı şeyler Kuranı Kerim tarafından açık bir biçimde ifade edilmiştir

Sonra, o gün siz, nimetten kesinlikle sorulacaksınız.(Tekasür 8)

Onlar Rahmân'ın [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'ın] kullarının ta kendisi olan melekleri de dişi saydılar. Onlar, onların yaratılışına tanık mı oldular? Onların tanıklıkları yazılacak ve onlar sorguya çekileceklerdir.(Zuhruf/ 19)

Ve şüphesiz sana vahyedilen [Kur’ân], senin için de, toplumun için de gerçekten bir öğüttür/şan-şereftir siz ondan sorgulanacaksınız.(Zuhruf/ 44)

Ve ortak koşanlar, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden bilmedikleri şeylere pay ayırıyorlar. –Allah'a andolsun ki siz uydurageldiğiniz bu şeylerden kesinlikle sorgulanacaksınız.–(Nahl/ 56)

Ve Allah dileseydi elbette hepinizi tek bir ümmet yapardı. Fakat Allah dilediğini saptırır ve dilediğine de doğru yolu kılavuzlar/ dileyeni saptırır, dileyene kılavuzluk eder. Ve şüphesiz ki siz, bütün yaptıklarınızdan sorulacaksınız/sorumlu tutulacaksınız.(Nahl/ 93)

Öyle ki onlar azabımızın şiddetini hissettikleri zaman ondan hızla uzaklaşıp kaçıyorlardı. –Hızla uzaklaşıp kaçmayın, sorgulanmanız için, içinde şımarıp azdığınız şeylere ve evlerinize dönün.–(Enbiya/ 13)

Arşın Rabbi Allah, yaptığından sorumlu olmaz, onlar ise sorumlu olacaklardır. (Enbiya/ 23)

İnsan kendi eliyle hazırladığı /yaptığı her şeyin hesabını Rabbine verecek ve bunun karşılığını eksiksiz biçimde alacaktır.

Artık kim zerre kadar hayır işlerse onu görür. Ve kim zerre kadar şerr işlerse onu görür.Zilzal 7-8
Yaptığı şeylerden dolayı Ailesine ve içinde yaşadığı topluma karşı içinde bir sorumluluk taşıyan onların göstereceği tepkilere bile kimi zaman çok büyük anlamlar yükleyen insan ‘’kendisini yaratan’’ Allah’a ve onun mesajına karşı neden bu kadar duyarsızdır.Ölüm gibi kaçınılmaz bir olgu karşısında ‘’Kabir azabı ‘’ gibi uyduruk hikayelere sarılan insan,Kendisine elçi aracılığı ile gönderilen mesajın sahibi Yaratıcısı tarafından sorgulanmaya hazır mıdır?Siz hazır mısınız?

‘’O boru, çalınınca
İşte o izin günü, “zor gün” dür
Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenlere ise, hiç de kolay değildir

Bana bırak tek başına yarattığım o kişiyle uğraşmayı. Tekasür 8-11

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SURYA NAMASKARA (GÜNEŞİ SELAMLAMA) –Hinduizm / NAMAZ(ATEŞİ SELAMLAMA) -Meccusilik-

‘’Kime secde(itaat) ettiğini bilmemek’’ ‘’ Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş ’’NELM 24 Güneş ,dünyadaki canlılık ile olan doğrudan ilişkileri sebebi ile ‘’insan ‘’denen varlığın çevresindeki nesnelere anlamlar yüklemeye başlamasından ve aralarındaki ilişkileri çözümlemesinden itibaren önemli bir varlık konumuna gelmiştir.Avcılık ve Tarıma dayalı toplumlarda doğanın canlanma ve ölme zamanları mevcut hayvan popilasyonunu ve hasat evrelerini doğrudan etkilemesi ,sözkonusu durumların ise doğrudan ‘’Güneş’’ ile olan bağlantısı gerek avcı gerekse tarım toplumlarının güneş ile yakın bir ilişki içinde olmasını sağlamıştır.Doğadaki sebep-sonuç ilişkisinin farkında olan ancak yetesiz bilimsel anlamda gelişmemişliği nedeni ile bu durumlara mantıklı bir açıklama getiremeyen insan zaman içinde rasyonel olarak cevap veremediği sorulara irasyonel cevaplar bularak manevi açıda

Hayvanların Kulaklarını Yarmak ve SÜNNET(HITAN)

CİNSEL ORGANIN UCUNUN KESİLMESİNİ EMREDEN BİR YARATICIYA İNANMAK Yıllık milyonlarca Türk Lirasına ulaşan sünnet düğünü sektörü,operasyon başına binlerce lira alan ''sünnetçiler'',operator doktorlar ve özel hastaneler;süslü püslü tören kıyafetleri ;kim olduğunun bile farkına varamadığı küçücük yaşında yaratıcısının cinsel organının ucunun kesilmesini emrettiğini düşünen bir çocuk; Size Allah'ın yarattığını değiştirme hakkını veren kimidir? ''Lekad halaknel insâne fî ahseni takvîm'' Biz insanı en güzel biçimde yarattık.Tin 4 ''Allah, şeytana lânet etti. Ve şeytanşöyle dedi: "Ben mutlaka, Senin kullarından belli bir nasip edineceğim. ''Ve onları mutlaka dalâlette bırakacağım. Ve onları, mutlaka emaniyyeye (kuruntuya) düşüreceğim ve mutlaka onlara emredeceğim. Böylece onlar, mutlaka DAVARLARIN KULAKLARINI KESECEKLER ve onlara emredeceğim, öyle ki mutlaka, ALLAH'IN YARATTIĞINI DEĞİŞTİRECEKLER. Ve kim, Allah'tan

SALAT ,İKAME-İ SALAT & İNFAK

‘’Malları ve canları ile Allah yolunda mücadele edenler; işte onlar, onlar sadıklardır.’’ Hucurat 15 Allah katında din(yaşam sistemi) ‘’Allah katında din, ancak İslâm dinidir.’’Ali İmran 19 ;Din insanın ve bununla bağlantılı olarak insanın içinde yaşadığı toplum tarafından uygulanan yaşam sistemidir,zaman içinde oluşturulmuş değerler ile belirlenen sosyo-ekonomik yapıdır.Bu sosyo ekonomik yapı toplum tarafından oluşturulan normlarla kontrol edilmekte devamlılığı sağlanmaktadır.Bugün temelinde ‘’özel mülkiyet’’ bulunan sosyo-ekonomik yapı, insanlığın dinini(yaşam sistemini) oluşturmaktadır,sahip olduğu güç ile doğru orantılı olarak özel mülkiyet hakkını pekiştiren mekanizmalar oluşmakta bu hakkın ‘’likit bir halde’’ hareketini sağlayan ‘’parasal sistem’’ sayesinde insanların emeklerinin amacı özel mülkiyetini daha çok arttırmak olmaktadır.İnsanlar tarafından oluşturulan devletlerin temeli ‘’özel mülkiyetin güvenliğinin ve meşruiyetinin’’ sağlanması haline gelmiştir.Milyonla