Ana içeriğe atla
Dunning–Kruger sendromu ve Bandwagon Effect /Bando Arabası Etkisi
‘’Cehalet, genellikle bilgi sahibi olmaktan daha çok özgüvene sebep olur." Charles Darwin
Justin Kruger ve David Dunning adlı psikiyatristlerin geliştirdikleri ;Cahil ve niteliksiz insanların kendilerinden daha bilgili ,kültürlü ve nitelikli insanlardan daha çok kendilerine güvendiklerini ,toplumsal yaşamda kendilerini daha çok öne çıkardıklarını ileri süren teoridir.Teoriyle ilgili yapılan deneylerin sonucunda 4 ana bulguya ulaşılmıştır
1:Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
2:Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.
3:Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
4:Nitelikleri, eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.
Tüm bu sonuçlar bir araya getirildiğinde; "yaptığı işte çok iyi olduğuna" yürekten inanan '’yetersiz'’ kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymayacak Aksine sahip olduğu ‘’mükemmellik’’ ile her şeyin hakkı olduğunu düşünecektir.Ancak bu '’’cahillik ve haddini bilmeme'’ karışımı mesleki ve sosyal açıdan müthiş bir itici güç oluşturacaktır.’’Eksiler'’ kariyer ve sosyal hayat açısından '’artıya'’dönüşecek.Sonuçta, gereken donanımdan uzak olan kuru hırs sahipleri her zaman ve her yerde daha hızlı yükseleceklerdir.Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında ve sosyal hayatta ‘’niteliksizlerin özgüven seviyesine’’ asla ulaşamayacak ve gereğinden fazla alçakgönüllü olarak kalacak dışardan değerleme yapanlar tarafından da 'ihtiras eksikliği' ile suçlanacaklardır.
İlgili teori çerçevesinde topluma bakıldığında gerek sosyal gerekse iş hayatında ‘’niteliksiz ‘’ama ‘’muazzam özgüven sahiplerinin’’ entelektüel birikimlerinin çok ötesinde yerlerde bulunduğu açık biçimde görülür.Siyaset,sanat ve iş dünyasında ,’’niteliksiz değer biçicilerin de etkisi ‘’ile kendinin iyi olduğuna inanan ve niteliksizliğinin farkındalığından uzaklığını avantaja çevirenlerin çok önemli konumlara ‘’en layık’’ görülen kişiler olması şaşılacak bir davranış değildir.Niteliğin değerleme yetisine sahip olmayan toplumlar kişinin sunduğu yada reklamını en iyi yaptığı özelliklerin kişide ‘’varolduğu’’ öngörüsü ile hareket etme eğilimindedirler,çünkü o niteliği ölçümleyebilecek entelektüel birikim toplumun kendisinde bulunmaz sonuçta ‘’ yüksek özgüven’’ ve ‘’düşük nitelik ‘’ sahipleri toplumun etkin ve devam ettirici nüfusunu oluşturular.Toplumda ‘’Rol Model’’ kavramı bu aşamada devreye girer ;toplumsal davranış biçimleri genel olarak öncekilerin davranışları etrafında şekillenmektedirler;Toplumların etkin ve devam ettirici nüfusunu oluşturan ‘’niteliksizler ‘’ sahip oldukları imkanlar ve toplumun kendilerine verdikleri değer nedeni ile gelecek nesillerin ‘’Rol modellerini’’ oluşturacaklardır.Toplumun yeni üyelerinin ‘’niteliksiz özgüven sahiplerini’’taklit ederek onların gibi olma ve toplumda bu sayede bir yer ve kimlik edinmeye yönelmeleri kaçınılmaz bir davranış biçimi olacaktır.Bu durum en iyi tanımı Bandwagon Effect(Bando vagonu etkisi)yada Sürü Psikolojisi’dir.
Bandwagon effect/Bando vagonu etkisi
1848′de Amerikan Politik sisteminde kullanılmaya başlandı. Dan Rice adında bir palyaço, o zamanlar bando arabası (bandwagon) kullanarak politik turlara katılmıştı. Bando arabası coşkulu müziklerle turlara çıkıyor ve “bandoya katıl” sloganıyla insanların dikkatini çekiyordu. Bu sayede elde ettiği popülerliğinden dolayı, seçimlerde büyük bir başarı kazanmıştır. Bu kavramın temelinde bu olay vardır ve ‘’sürü psikolojisi’’ bu yüzden İngilizce “Bandwagon Effect” (BandoArabası Etkisi) olarak tabir edilir.
Psikoloji bilimine göre sürü psikolojisi; bir yığın kurallar ve koşullar dizisiyle temellenmiş belirli inançların, bir grup, topluluk, ülke vs.’nin insanları arasında yayılmasına verilen addır.Toplum içinde birey varolmak için yoldan birini tercih etmek durumundadır.Birinci yol ‘’bilgi’’ birikimini arttırarak ,toplumun ortalama seviyesinin üzerine çıkarak ‘’toplumu etkilemeye ve doğal olarak değiştirmeye çallışmak’’ ki bu yol ‘’radikalleşme’’olarak adlandırılarak mevcut statükoyu koruma eğiliminde bulunan toplum tarafından ‘’dışlama etkisi’’ ile karşılanacaktır.İkinci yol toplumun mevcut değerlerine ‘’en iyi’’ biçimde uyum sağlayarak genelin yani çoğunluğun takdirini kazanarak varolmaya yönelmektir.Sürü insanı gerçek hayatı dışlar,hareketlerinin ve davranışlarının temelinde içinde varolduğu topluma ait değerler vardır,Çoğunlukla yani üyesi olduğu sürü ile birlikte hareket eder.Aykırıya ve farklıya düşmandır.Toplum içideki değerini belirleyen şey yine toplum tarafından zaman içinde yaratılan ‘’normlara’’gösterdiği uyum belirler.Sürü psikolojine sahip toplumlar ‘’muhafazakar’’dırlar,Geleneksel sosyal etmenlerin muhafaza edilmesini desteklerler,bu sebeple değişime dolayısı ile gelişime kapalıdırlar.Toplumu oluşturan bağ bireylerin kendilerine has niteliklerinin bir araya gelmesi ile değil bireylerin birbirlerine benzeşmeleri ile sağlanır farklı olan ‘’benzeştirilir ‘’ yada ‘’dışlama etkisi’’ ile toplumsal alandan yani çoğunluktan uzaklaştırılarak ‘’azınlık’’ durumuna itilir bu durum çoğunluk tarafından kontrolünü sağlar.Sürü mutlak otorite sahibi unsurlar tarafından yönetilir,sürü üyeleri iradelerinin büyük bölümünü otorite sahibine devrederek ‘’sorumluluk’’tan kurtulur.Bu sebeple sürekli bir şikayet ve memnuniyetsizlik sözkonusudur.Sürü içinde dile getirilen bu memnuniyetsizliğin bireysel anlamda sürüyü bir arada tutan ‘’yanlızlık ve dışlanma korkusu’’ ile hep belirli bir seviyede kalması sağlanır.Sürü üyesi sadece sürüsü ile birlikte varolacağı inancına sıkı sıkıya bağlıdır,tabi olduğu çoğunluk ona yaşaması için gerekli olan ‘’güveni’’ sağlar sürünün idaresinde yada yönetilmesindeki payı yok denecek kadar az olması sebebi ile ‘’eleştirme hakkı’’ her zaman mevcuttur,sürünün diğer üyelerine değil doğrudan sürünün kendisine bağlı olması sebebi ile diğer üyelerin durumlarında etkilenmez,birlikte hareket etmenin karşı konulmaz bir gücü meydana getirdiğini ve sayısal üstünlüğün ‘’doğru ile yanlışın ayrılmasındaki’’ temel kıstas olduğunu düşünür.
Dunning–Kruger sendromu ve Bandwagon Effect /Bando Arabası Etkisinin bizi getirdiği kaçınılmaz sonuç niteliği değerleme yetisini kaybeden toplumlar kendilerine sunulanın ‘’gerçek’’ olduğu varsayımı ile hareket ederler.’’gerçekliğin bilgisinden’’ uzak olan bu varsayım ile kişileri yada durumları değerlendiren toplum ‘’ ’niteliksiz özgüven sahiplerini’’ ve ‘’niteliksiz ve yanlış değerleri’’ yükseltir.Geleneksel olanı kayıtsız şartsız kabul etme eğiliminin içine doğan toplumun yeni üyelerine sunulan ‘’rol modeller ve değerler‘’ toplumun gelişmesini sağlamaktan çok uzak bir hale gelmiştir artık…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SURYA NAMASKARA (GÜNEŞİ SELAMLAMA) –Hinduizm / NAMAZ(ATEŞİ SELAMLAMA) -Meccusilik-

‘’Kime secde(itaat) ettiğini bilmemek’’ ‘’ Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş ’’NELM 24 Güneş ,dünyadaki canlılık ile olan doğrudan ilişkileri sebebi ile ‘’insan ‘’denen varlığın çevresindeki nesnelere anlamlar yüklemeye başlamasından ve aralarındaki ilişkileri çözümlemesinden itibaren önemli bir varlık konumuna gelmiştir.Avcılık ve Tarıma dayalı toplumlarda doğanın canlanma ve ölme zamanları mevcut hayvan popilasyonunu ve hasat evrelerini doğrudan etkilemesi ,sözkonusu durumların ise doğrudan ‘’Güneş’’ ile olan bağlantısı gerek avcı gerekse tarım toplumlarının güneş ile yakın bir ilişki içinde olmasını sağlamıştır.Doğadaki sebep-sonuç ilişkisinin farkında olan ancak yetesiz bilimsel anlamda gelişmemişliği nedeni ile bu durumlara mantıklı bir açıklama getiremeyen insan zaman içinde rasyonel olarak cevap veremediği sorulara irasyonel cevaplar bularak manevi açıda

Hayvanların Kulaklarını Yarmak ve SÜNNET(HITAN)

CİNSEL ORGANIN UCUNUN KESİLMESİNİ EMREDEN BİR YARATICIYA İNANMAK Yıllık milyonlarca Türk Lirasına ulaşan sünnet düğünü sektörü,operasyon başına binlerce lira alan ''sünnetçiler'',operator doktorlar ve özel hastaneler;süslü püslü tören kıyafetleri ;kim olduğunun bile farkına varamadığı küçücük yaşında yaratıcısının cinsel organının ucunun kesilmesini emrettiğini düşünen bir çocuk; Size Allah'ın yarattığını değiştirme hakkını veren kimidir? ''Lekad halaknel insâne fî ahseni takvîm'' Biz insanı en güzel biçimde yarattık.Tin 4 ''Allah, şeytana lânet etti. Ve şeytanşöyle dedi: "Ben mutlaka, Senin kullarından belli bir nasip edineceğim. ''Ve onları mutlaka dalâlette bırakacağım. Ve onları, mutlaka emaniyyeye (kuruntuya) düşüreceğim ve mutlaka onlara emredeceğim. Böylece onlar, mutlaka DAVARLARIN KULAKLARINI KESECEKLER ve onlara emredeceğim, öyle ki mutlaka, ALLAH'IN YARATTIĞINI DEĞİŞTİRECEKLER. Ve kim, Allah'tan

SALAT ,İKAME-İ SALAT & İNFAK

‘’Malları ve canları ile Allah yolunda mücadele edenler; işte onlar, onlar sadıklardır.’’ Hucurat 15 Allah katında din(yaşam sistemi) ‘’Allah katında din, ancak İslâm dinidir.’’Ali İmran 19 ;Din insanın ve bununla bağlantılı olarak insanın içinde yaşadığı toplum tarafından uygulanan yaşam sistemidir,zaman içinde oluşturulmuş değerler ile belirlenen sosyo-ekonomik yapıdır.Bu sosyo ekonomik yapı toplum tarafından oluşturulan normlarla kontrol edilmekte devamlılığı sağlanmaktadır.Bugün temelinde ‘’özel mülkiyet’’ bulunan sosyo-ekonomik yapı, insanlığın dinini(yaşam sistemini) oluşturmaktadır,sahip olduğu güç ile doğru orantılı olarak özel mülkiyet hakkını pekiştiren mekanizmalar oluşmakta bu hakkın ‘’likit bir halde’’ hareketini sağlayan ‘’parasal sistem’’ sayesinde insanların emeklerinin amacı özel mülkiyetini daha çok arttırmak olmaktadır.İnsanlar tarafından oluşturulan devletlerin temeli ‘’özel mülkiyetin güvenliğinin ve meşruiyetinin’’ sağlanması haline gelmiştir.Milyonla