''ZİNCİRSİZ'' OLMAN SENİ ÖZGÜR KILMAZ...
''Bu kitap Allah'tan başkasına kul olmamanız içindir'' HUD 2
Kölelik, bir insanın başka birinin malı ve mülkü olmasıdir.
Mülk maldır veya malın kendi değil, yalnız menfaatidir,ondan saglanan faydadır.
Çok eski tarihlerden beri savaşta esir düşenler, ağır suç işleyenler, borcunu ödeyemeyenler, korsanlar tarafından kaçırılanlar köle kabul edilir,Köle olarak mülkiyeti ele geçirilen kişi belirli bir bedel karşılığı başka bir alıcıya köle pazarlarında satılırdı.Köleliği belirleyen temel unsur insanın mülkiyetinin bağlı olarak emeğinin ticarete konu olmasıydı.Köleler en ucuz işgücünü ve en ucuz askeri gücü oluştururlardı.
Sözkonusu dönemlerde milyonlar ile ifade edilen dünya nüfusunun günümüzde milyarlara ulaşması ve kurulan devlet organizasyonları ile adam kaçırma ,borcunu ödeyemeyeni esir alma yada savaşta yenilen tarafın mülkiyetininde kazanan tarafa geçmesi gibi uygulamalar sona erdi ancak ucuz işgücüne dolayısı ile köleliğe olan ihtiyaç sona ermedi.Önceleri belirli bölgelerde kurulan köle pazarları serbest piyasa ekonomisine göre yeniden şekillendi emek arz edenlerin ''temel ihtiyaçlarını karşılamak'' üzere emeklerini ;dolaylı olarak mülkiyetlerini satışa çıkardığı ''işgücü piyasası'' oluştu.Özel mülkiyetin buna bağlı olarak sermayenin korunup kollanması temel düsturu üzerine varlık bulan devletlerin, çeşitli kural ve kanunlar ile kontrol ettiği bu piyasalar efendi/sermaye sahibinin menfaatleri doğrultusunda şekillendi.
* İşçinin/işgücünün, emek arzında aksama yaşanmaması için sosyal güvenlik kurumları ile sağlıklı tutulması sağlandı.
*Çeşitli nedenler ile(yaş,hastalık,sakatlık vb) emek arz edecek durumda olmayanların ihtiyaçlarının yine aktif çalışan kişiler tarafından sağlanarak sosyal patlamaların önlenmesi ve istenilen toplum yapısının devamı amaçlandı.
*Ödecenek ücretlerin devlete bağlı kurumlar tarafından tespiti sayesinde işgücü maliyetinin en düşük seviyede tutulması kolaylaştı.
*Üreme hızının yüksek tutulması için çocuk yapmanı teşvik edilmesi ve sağlıklı doğum imkanlarının sağlanması ile emek arzı her donem rekabeti doguracak sekilde en yüksek seviyede tutuldu.
*Tazminat, sigorta,emeklilik vb ödemelerin bile işgücü arz eden kişiden kesilen değerler ile yapılması üzerine sermaye icin maliyet teskil etmeyen bir sistem oluşturuldu.
*Eğitim faaliyetlerinin tamamının amacı ''ihtiyaçtan fazla kalifiye işgücü yetiştirmek''olarak belirlendi tüm egitim yatirimlari bu yonde yapildi buna bağlı olarak yuksek sayodaki emek arzi ile maliyetlerin ve emeğin değerindeki artışın önüne geçilebildi.
21.YY KÖLELİĞİ >>>
Bu gün yaşamak için ''çalışmak'' zorunda olan bir toplum yapısı sözkonusudur.Çalışıp emek arz edemeyenler toplumun bir parçası olarak kabul edilmemekte toplumun diger üyeleri ile aynı imkanlardan faydalandırılmamakta ayni sayginligi görmemektedirler.Bugun toplumu olusturan bireyin temel varolus amacı efendilere/sermaye sahiplerine emek arz ederek bunun karşılığında yaşayabilecek, ihtiyaçlarını karşılayabilecek değerleri almak,kendini ve ailesini sağlıklı tutacak sistemin parçası olmaktır.Ebebeynler çocuklarının daha'' iyi işler'' bulabilmesi için, daha doğrusu daha çok istenen köleler olabilmeleri için iyi bir eğitim sürecinden geçmeye teşvik eder onlarin okula basladiklari ilk gunden itibaren bunun icin caba gösterirler.Bugun ekonomik sistemi olusturan işgücü yapılanması ,en iyi iş yapan yada en çok katma değer üreten kişilerin değil efendiye/sermaye sahibine en yakın görüşte olan onun emirlerini sorgulamadan en iyi şekilde yerine getiren kişilerin en üstte yönetici/müdür/director vs sıfatı ile yer aldığı bir piramite benzemektedir.Piramitin en üstü en çok değeri elde etmekte en alt ise ortaya en çok katmadeğeri ve faydayı koymasına rağmen işgücü piyasasında pekçok alternatifi bulunması sebebi ile kendisine ödenebilecek en düşük değeri alabilmektedir.
Her gün her ay gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması ,sağlıklı çalışma koşullarının sağlanmaması sonucu ölen daha açık ifade ile öldürülen insanların katili içinde yaşanılan bu sistem ve bu sistemden fayda sağlayan efendiler /sermaye sahipleridir.Bugün milyonlarca insan yaşamak için bu sisteme ''emek arz etmek'' zorundadır,Çoğu emek sahibi bugün ölmesede insanlık dışı çalışma koşulları nedeni ile hergün yavaş yavaş ölmektedir,çalıştıkları yerlere zincirsiz bir esaret bağı ile bağlıdırlar,almış olduklari egitim ve sahip oldukları toplumsal normlara istinaden hayatlarının en güzel zamanlarini efendilerinin yapilmasi gereken isleri ugrunda harcamaktadirlar onlarca saati bulunan mesaileri disinda efendileri tarafindan kendilerine aktarilan beklentileri karsilamanin stresinide surekli tasimaktadirlar,cunku basarili olmak yani efendiyi memnun etmek bu sistemde devamliligin ve yukselerek efendiye yaklasabilmenin temel şartıdır. Sosyal hayatlarından,yegane yasamlarından, hayatin anlami olarak kendilerine sunulmus olan "kariyerleri" ugrunda vazgecmektedirler,yasamlarinda kiyasiya bir rekabet icinde olduklari samimiyetsiz iş arkadaşları yada nadiren gordukleri aile fertlerinden baska kimse bulunmamaktadir.Hayatlarinin her ani efendinin yapilmasi gereken işi uzerine kuruludur.Aile kavramları ortadan kalkmistir devam ettirilmesi ne olursa olsun yapilmasi gerken bir iş ;bir hizmet ,sözkonusudur.Bu sistemde çalışanların akşamdan akşama gördükleri çocukları bakicilarin yada yasli aile fertlerinin elinde büyümekte aldıkları ''iyi eğitim '' sayesinde tipki ebebeynleri gibi daha cok arzu edilen kölelere dönüşmektedir.Kendini yenilemek yeni ve daha iyi köleler yaratmak üzerine kurulmuş kusursuz bir sistem işlemektedir.
Kölelik Düzenimiz >>>
Binlerce yıl önce köle pazarlarında satılan insan, bugün insan kaynakları sitelerinde satılmaktadır,geçmişte köle almak için pazarlarda dolanan efendiler bugün kölelerini ayaklarına kadar getirtmekte; tıpkı köle pazarında kafeslerin içinden seçtikleri gibi özgeçmişlerin içinden seçimler yapmaktadırlar.Yetiştirilen her bireyin amacı aldığı eğitim ile özgür olmak değil;efendiler tarafindan verilecek ''iyi bir işe sahip"olmak için "daha donanimli" ve "daha cok istenilen bir köle" olmak, bu sayede efendiye ''daha çok para karşılığında'' boyun eğebilmektir.
İnsanın kendisine sorması gereken soru ne kadar iyi bir evde oturduğu,arabasının ne kadar iyi olduğu yediği yiyeceklerin ne kadar güzel olduğu, efendiye/sermaye sahibine hizmet ederek aldığı değere karşılığında ne kadar imkan elde edebildiği değil...Gerçekten Özgür olup olmadığıdır.
''Bu kitap Allah'tan başkasına kul olmamanız içindir'' HUD 2
Kölelik, bir insanın başka birinin malı ve mülkü olmasıdir.
Mülk maldır veya malın kendi değil, yalnız menfaatidir,ondan saglanan faydadır.
Çok eski tarihlerden beri savaşta esir düşenler, ağır suç işleyenler, borcunu ödeyemeyenler, korsanlar tarafından kaçırılanlar köle kabul edilir,Köle olarak mülkiyeti ele geçirilen kişi belirli bir bedel karşılığı başka bir alıcıya köle pazarlarında satılırdı.Köleliği belirleyen temel unsur insanın mülkiyetinin bağlı olarak emeğinin ticarete konu olmasıydı.Köleler en ucuz işgücünü ve en ucuz askeri gücü oluştururlardı.
Sözkonusu dönemlerde milyonlar ile ifade edilen dünya nüfusunun günümüzde milyarlara ulaşması ve kurulan devlet organizasyonları ile adam kaçırma ,borcunu ödeyemeyeni esir alma yada savaşta yenilen tarafın mülkiyetininde kazanan tarafa geçmesi gibi uygulamalar sona erdi ancak ucuz işgücüne dolayısı ile köleliğe olan ihtiyaç sona ermedi.Önceleri belirli bölgelerde kurulan köle pazarları serbest piyasa ekonomisine göre yeniden şekillendi emek arz edenlerin ''temel ihtiyaçlarını karşılamak'' üzere emeklerini ;dolaylı olarak mülkiyetlerini satışa çıkardığı ''işgücü piyasası'' oluştu.Özel mülkiyetin buna bağlı olarak sermayenin korunup kollanması temel düsturu üzerine varlık bulan devletlerin, çeşitli kural ve kanunlar ile kontrol ettiği bu piyasalar efendi/sermaye sahibinin menfaatleri doğrultusunda şekillendi.
* İşçinin/işgücünün, emek arzında aksama yaşanmaması için sosyal güvenlik kurumları ile sağlıklı tutulması sağlandı.
*Çeşitli nedenler ile(yaş,hastalık,sakatlık vb) emek arz edecek durumda olmayanların ihtiyaçlarının yine aktif çalışan kişiler tarafından sağlanarak sosyal patlamaların önlenmesi ve istenilen toplum yapısının devamı amaçlandı.
*Ödecenek ücretlerin devlete bağlı kurumlar tarafından tespiti sayesinde işgücü maliyetinin en düşük seviyede tutulması kolaylaştı.
*Üreme hızının yüksek tutulması için çocuk yapmanı teşvik edilmesi ve sağlıklı doğum imkanlarının sağlanması ile emek arzı her donem rekabeti doguracak sekilde en yüksek seviyede tutuldu.
*Tazminat, sigorta,emeklilik vb ödemelerin bile işgücü arz eden kişiden kesilen değerler ile yapılması üzerine sermaye icin maliyet teskil etmeyen bir sistem oluşturuldu.
*Eğitim faaliyetlerinin tamamının amacı ''ihtiyaçtan fazla kalifiye işgücü yetiştirmek''olarak belirlendi tüm egitim yatirimlari bu yonde yapildi buna bağlı olarak yuksek sayodaki emek arzi ile maliyetlerin ve emeğin değerindeki artışın önüne geçilebildi.
21.YY KÖLELİĞİ >>>
Bu gün yaşamak için ''çalışmak'' zorunda olan bir toplum yapısı sözkonusudur.Çalışıp emek arz edemeyenler toplumun bir parçası olarak kabul edilmemekte toplumun diger üyeleri ile aynı imkanlardan faydalandırılmamakta ayni sayginligi görmemektedirler.Bugun toplumu olusturan bireyin temel varolus amacı efendilere/sermaye sahiplerine emek arz ederek bunun karşılığında yaşayabilecek, ihtiyaçlarını karşılayabilecek değerleri almak,kendini ve ailesini sağlıklı tutacak sistemin parçası olmaktır.Ebebeynler çocuklarının daha'' iyi işler'' bulabilmesi için, daha doğrusu daha çok istenen köleler olabilmeleri için iyi bir eğitim sürecinden geçmeye teşvik eder onlarin okula basladiklari ilk gunden itibaren bunun icin caba gösterirler.Bugun ekonomik sistemi olusturan işgücü yapılanması ,en iyi iş yapan yada en çok katma değer üreten kişilerin değil efendiye/sermaye sahibine en yakın görüşte olan onun emirlerini sorgulamadan en iyi şekilde yerine getiren kişilerin en üstte yönetici/müdür/director vs sıfatı ile yer aldığı bir piramite benzemektedir.Piramitin en üstü en çok değeri elde etmekte en alt ise ortaya en çok katmadeğeri ve faydayı koymasına rağmen işgücü piyasasında pekçok alternatifi bulunması sebebi ile kendisine ödenebilecek en düşük değeri alabilmektedir.
Her gün her ay gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması ,sağlıklı çalışma koşullarının sağlanmaması sonucu ölen daha açık ifade ile öldürülen insanların katili içinde yaşanılan bu sistem ve bu sistemden fayda sağlayan efendiler /sermaye sahipleridir.Bugün milyonlarca insan yaşamak için bu sisteme ''emek arz etmek'' zorundadır,Çoğu emek sahibi bugün ölmesede insanlık dışı çalışma koşulları nedeni ile hergün yavaş yavaş ölmektedir,çalıştıkları yerlere zincirsiz bir esaret bağı ile bağlıdırlar,almış olduklari egitim ve sahip oldukları toplumsal normlara istinaden hayatlarının en güzel zamanlarini efendilerinin yapilmasi gereken isleri ugrunda harcamaktadirlar onlarca saati bulunan mesaileri disinda efendileri tarafindan kendilerine aktarilan beklentileri karsilamanin stresinide surekli tasimaktadirlar,cunku basarili olmak yani efendiyi memnun etmek bu sistemde devamliligin ve yukselerek efendiye yaklasabilmenin temel şartıdır. Sosyal hayatlarından,yegane yasamlarından, hayatin anlami olarak kendilerine sunulmus olan "kariyerleri" ugrunda vazgecmektedirler,yasamlarinda kiyasiya bir rekabet icinde olduklari samimiyetsiz iş arkadaşları yada nadiren gordukleri aile fertlerinden baska kimse bulunmamaktadir.Hayatlarinin her ani efendinin yapilmasi gereken işi uzerine kuruludur.Aile kavramları ortadan kalkmistir devam ettirilmesi ne olursa olsun yapilmasi gerken bir iş ;bir hizmet ,sözkonusudur.Bu sistemde çalışanların akşamdan akşama gördükleri çocukları bakicilarin yada yasli aile fertlerinin elinde büyümekte aldıkları ''iyi eğitim '' sayesinde tipki ebebeynleri gibi daha cok arzu edilen kölelere dönüşmektedir.Kendini yenilemek yeni ve daha iyi köleler yaratmak üzerine kurulmuş kusursuz bir sistem işlemektedir.
Kölelik Düzenimiz >>>
Binlerce yıl önce köle pazarlarında satılan insan, bugün insan kaynakları sitelerinde satılmaktadır,geçmişte köle almak için pazarlarda dolanan efendiler bugün kölelerini ayaklarına kadar getirtmekte; tıpkı köle pazarında kafeslerin içinden seçtikleri gibi özgeçmişlerin içinden seçimler yapmaktadırlar.Yetiştirilen her bireyin amacı aldığı eğitim ile özgür olmak değil;efendiler tarafindan verilecek ''iyi bir işe sahip"olmak için "daha donanimli" ve "daha cok istenilen bir köle" olmak, bu sayede efendiye ''daha çok para karşılığında'' boyun eğebilmektir.
İnsanın kendisine sorması gereken soru ne kadar iyi bir evde oturduğu,arabasının ne kadar iyi olduğu yediği yiyeceklerin ne kadar güzel olduğu, efendiye/sermaye sahibine hizmet ederek aldığı değere karşılığında ne kadar imkan elde edebildiği değil...Gerçekten Özgür olup olmadığıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder