Ana içeriğe atla

FULKİ (GEMİ)

NUH( GEMİ ,FIRIN & İNİŞ )




Vasnaıl fulke bi a’yuninâ ve vahyinâ ve lâ tuhâtıbnî fîllezîne zalemû, innehum mugrakûn(mugrakûne).
''Vahyimizle ve Bizim gözetimimizde gemiyi inşa et.Zulmedenler hakkında Bana hitap etme. Onlar, muhakkak ki; boğulacak olanlardır' HUD 37



''Ve senin Rabbin, balarısına, dağlardan, ağaçlardan ve onların (insanların) kurdukları çardaklardan, evler (kovanlar) edinmelerini vahyetti.''NALH 68


''Ve Musa (A.S)'ya asasını atmasını vahyettik. Attığı zaman o, (onların) uydurdukları (sihirle yaptıkları) şeyleri yuttu''ARAF117


Ve hamelnâhu alâ zâti elvâhın ve dusur
''Ve onu, perçinlenmiş levhalardan oluşan (gemi) üzerinde taşıdık''KAMER 13

Tecrî bi a’yuninâ, cezâen li men kâne kufir

''Gözetimimizde yüzerek akıp gidiyordu, inkâr edilmiş olana bir mükâfat olarak''KAMER 14

Ve lekad tereknâhâ âyeten fe hel min muddekir

''Ve andolsun ki Biz, onu (o gemiyi) bir âyet (ibret) olarak bıraktık. Buna rağmen tezekkür eden (ibret alan) var mı?''KAMER 15



Hattâ izâ câe emrunâ ve fârat tennûru kulnâhmil fîhâ min kullin zevceynisneyni ve ehleke illâ men sebeka aleyhil kavlu ve men âmene, ve mâ âmene meahû illâ kalîl(kalîlun)

''Ve emrimiz gelince, tennur kaynadı. “O zaman herşeyden, iki unsurdan oluşan  bir çifti ve haklarında söz geçmiş olanlar hariç, aileni ve âmenû olanları onun içine yükle.” dedik. Az kişiden başkası, onunla beraber âmenû olmadı.''HUD 40


Ve kâlerkebû fîhâ bismillâhi mecrâhâ ve mursâhâ, inne rabbî le gafûrun rahîm(rahîmun)

''Ve ona binin. Onun yüzmesi ve karar kılması Allah'ın adıyladır. Muhakkak ki benim 
Rabbim mutlaka Gafûr'dur , Rahîm'dir.'' HUD 41


*Vahy ile (dosdoğru bir bilgiye göre)inşaa edilmiştir.


*Gözetim altında inşaa edilmiştir


*Zulm edenler bu seçenekten ''yaptıkları seçim doğrultusunda yararlanamayaca ve boğulacaklardır.


*Gemi perçinlenmiş levhalardan inşaa edilmiştir.

*İnşaa edilişinde olduğu gibi hareketi esnasında da gözetim/kontrol altındadır.

*Gemi halen örnek alınması için mevcut haldedir.


*Geminin hareketi ve yerleşeceği yer Allah'ın adıyladır.Beşeri iradeye dayanmamaktadır.




Ve hiye tecrî bihim fî mevcin kel cibâli ve nâdâ nûhunibnehu ve kâne fî ma'zilin yâ buneyyerkeb meanâ ve lâ tekun meal kâfirîn(kâfirîne)
Ve o onlarla, dağ gibi dalgalar içinde yüzüyordu. Ve Nuh, ayrı bir yerde duran oğluna seslendi: “Ey oğulcuğum, bizimle beraber bin ve kâfirlerle beraber olma!”HUD 42

Kâle se âvî ilâ cebelin ya'sımunî minel mâi, kâle lâ âsımel yevme min emrillâhi illâ men rahim(rahime), ve hâle beynehumâl mevcu fe kâne minel mugrakîn(mugrakîne).

Dedi: “Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım.” Nuh: “Bugün Allah'ın emrinden koruyan bir koruyucu yoktur.Rahmet ettiği kimseler hariç.” dedi. Ve ikisinin arasına dalga girdi ve böylece boğulanlardan oldu.HUD 43


*Kafir olanlara/Allah'ın açık delillerini kabul etmeyip inkar edenlere kesinlikle kurtuluş imkanı tanınmamaktadır.

Ve kîle yâ ardubleî mâeki ve yâ semâu akliî ve gîdal mâu ve kudıyel emru vestevet alâl cûdiyyi ve kîle bu'den lil kavmiz zâlimîn(zâlimîne).

Ve: “Ey arz , suyunu yut! Ey sema tut!” denildi. Ve su çekildi ve emir yerine getirildi. Ve, Cudinin üzerine yerleşti. Ve zalim kavme: “Uzak olsunlar.” denildi.HUD 44



Kîle yâ nûhuhbıt bi selâmin minnâ ve berakâtin aleyke ve alâ umemin mimmen meâke, ve umemun se numettiuhum summe yemessuhum minnâ azâbun elîm(elîmun).

Denildi: “Ey Nuh,Bizden selam ve bereket sana ve seninle beraber olanların üzerine .Ve ümmetler ,onları metalandıracağız. Sonra onlara Bizden elîm azap dokunacak.”HUD 48

*Nuh'un ve Nuh'un beraberindekilerin güvenliği ve geçimi Allah tarafınan sağlanacaktır.

Ve kul rabbi enzilnî munzelen mubâreken ve ente hayrul munzilîn(munzilîne)

''Ve de ki: “Rabbim, beni mübarek bir inişle indir. Ve Sen, indirenlerin en hayırlısısın''MÜMİN 29

*Nuh gemisi ile birlikte iniş gerçekleştirmiştir.



Ve lekad reâhu nezleten uhrâ

''Ve andolsun ki, onu başka bir inişinde de gördü''NECM suresi

(Resule Allah'ın delillerini göstermesi ile ilgili kısım)





****DENİZDE AKIP GİDEN GEMİLER



2/BAKARA-164: İnne fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri vel fulkilletî tecrî fîl bahri bimâ yenfeun nâse ve mâ enzelallâhu mines semâi min mâin fe ahyâ bihil arda ba’de mevtihâ ve besse fîhâ min kulli dâbbe(dâbbetin), ve tasrîfir riyâhı ves sehâbil musahhari beynes semâi vel ardı le âyâtin li kavmin ya’kılûn(ya’kılûne).

''Muhakkak ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara yarar sağlayarak denizde akıp giden o gemilerde, O'nun gökten su indirip böylece onunla, ölümden sonra yeryüzünü diriltmesinde, orada bütün hayvanlardan yaymasında, rüzgârların  esmesinde ve yerle gök arasında musahhar  kılınmış bulutlarda, akıl eden kavim için mutlaka âyetler (deliller) vardır.''

*Gemilerin insanlara olan yararı ;insan soyunun gemiler yardımı ile taşınmasıdır.





''Ve âyetun lehum ennâ hamelnâ zurriyyetehum fîl fulkil meşhûn(meşhûni).YASİN 41


Ve ''onların zürriyetlerini dolu gemilerde ''taşımamız onlar için bir âyettir.

 Vellezî halakal ezvâce kullehâve ceale lekum minel fulki vel enâmi mâ terkebûn(terkebûne).ZUHRUF 12

Onların hepsinden çiftler  yaratan O'dur. Sizin için gemilerden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyler kıldı.


*** GEMİYE BİNDİKLERİ ZAMAN


10/YÛNUS-22: Huvellezî yuseyyirukum fîl berri vel bahr(bahri), hattâ izâ kuntum fîl fulki, ve cereyne bihim bi rîhin tayyibetin ve ferihû bihâ câethâ rîhun âsifun ve câehumul mevcu min kulli mekânin ve zannû ennehum uhîta bihim deavûllâhe muhlisîne lehud dîn(dîne), le in enceytenâ min hâzihî le nekûnenne mineş şâkirîn(şâkirîne).
Karada ve denizde sizi seyrettiren (gezdiren) O'dur. Hatta siz gemide idiniz ve güzel, hoş bir rüzgâr ile onlarla seyrediyorlardı . Ve onunla ferahladılar . Ona fırtınalı bir rüzgâr geldi ve onları her taraftan dalgalar sardı. Onlarla ihata edildiklerini (kuşatılıp çevrildiklerini) zannettiler. Dîni, ona mahsus (has) kılarak ihlâsla Allah'a dua ettiler: “Eğer bizi bundan kurtarırsan, biz mutlaka şükredenlerden oluruz.



29/ANKEBÛT-65: Fe izâ rakibû fîl fulki deavûllâhe muhlisîne lehud dîn(dîne), fe lemmâ neccâhum ilel berri izâ hum yuşrikûn(yuşrikûne).
Gemiye bindikleri zaman, dîni O'na halis kılarak Allah'a dua ederler. Fakat, onları karaya çıkarıp kurtardığımız zaman, onlar hemen şirk koşarlar.



***GEMİDE ONUNLA BERABER OLANLARIN KURTARILMASI


10/YÛNUS-73: Fe kezzebûhu fe necceynâhu ve men meahu fîl fulki ve cealnâhum halâife ve agraknâlezîne kezzebû bi âyâtinâ, fanzur keyfe kâne âkıbetul munzerîn(munzerîne).
Fakat onu yalanladılar. Sonra Biz, onu ve gemide onunla beraber olanları kurtardık. Ve onları, halifeler kıldık ve âyetlerimizi yalanlayan kimseleri, (suda) boğduk. Artık bak, uyarılanların sonu nasıl oldu



7/A'RÂF-64: Fe kezzebûhu fe enceynâhu vellezîne meahu fil fulki ve agraknâllezîne kezzebû bi âyâtinâ, innehum kânû kavmen amîn(amîne).
Fakat onu yalanladılar, bu yüzden onu ve gemide onunla beraber olanları kurtardık. Ve âyetlerimizi yalanlayanları boğduk. Muhakkak ki; onlar âmâ (kör) bir kavim oldu.




23/MU'MİNÛN-28: Fe izesteveyte ente ve men meake alel fulki fe kulil hamdu lillâhillezî neccânâ minel kavmiz zâlimîn(zâlimîne).
Böylece sen ve seninle beraber olan kimseler, gemiye bindiğiniz zaman: “Zalim kavimden bizi kurtaran Allah'a hamdolsun.” de.




26/ŞUARÂ-119: Fe enceynâhu ve men meahu fîl fulkil meşhûn(meşhûni).
Böylece onu ve onunla beraber olanları, dolu bir gemi içinde kurtardık.



40/MU'MİN-80: Ve lekum fîhâ menâfiu ve li teblugû aleyhâ hâceten fî sudûrikum ve aleyhâ ve alelfulki tuhmelûn(tuhmelûne).
Ve onda sizin için menfaatler vardır. Ve onun üzerinde, gönüllerinizdeki hacetlere (gideceğiniz yerlere) ulaşmanız için. Onların  ve gemilerin üzerinde taşınırsınız.




37/SÂFFÂT-140: İz ebeka ilel fulkil meşhûn(meşhûni).
O  dolu bir gemiye (gemi ile) kaçmıştı.




***HAYVANLARIN VE GEMİLERİN ÜZERİNDE TAŞINMA


23/MU'MİNÛN-22: Ve aleyhâ ve alel fulki tuhmelûn(tuhmelûne).
Ve onların (hayvanların) üzerinde ve gemilerin üzerinde taşınırsınız.








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SURYA NAMASKARA (GÜNEŞİ SELAMLAMA) –Hinduizm / NAMAZ(ATEŞİ SELAMLAMA) -Meccusilik-

‘’Kime secde(itaat) ettiğini bilmemek’’ ‘’ Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş ’’NELM 24 Güneş ,dünyadaki canlılık ile olan doğrudan ilişkileri sebebi ile ‘’insan ‘’denen varlığın çevresindeki nesnelere anlamlar yüklemeye başlamasından ve aralarındaki ilişkileri çözümlemesinden itibaren önemli bir varlık konumuna gelmiştir.Avcılık ve Tarıma dayalı toplumlarda doğanın canlanma ve ölme zamanları mevcut hayvan popilasyonunu ve hasat evrelerini doğrudan etkilemesi ,sözkonusu durumların ise doğrudan ‘’Güneş’’ ile olan bağlantısı gerek avcı gerekse tarım toplumlarının güneş ile yakın bir ilişki içinde olmasını sağlamıştır.Doğadaki sebep-sonuç ilişkisinin farkında olan ancak yetesiz bilimsel anlamda gelişmemişliği nedeni ile bu durumlara mantıklı bir açıklama getiremeyen insan zaman içinde rasyonel olarak cevap veremediği sorulara irasyonel cevaplar bularak manevi açıda

Hayvanların Kulaklarını Yarmak ve SÜNNET(HITAN)

CİNSEL ORGANIN UCUNUN KESİLMESİNİ EMREDEN BİR YARATICIYA İNANMAK Yıllık milyonlarca Türk Lirasına ulaşan sünnet düğünü sektörü,operasyon başına binlerce lira alan ''sünnetçiler'',operator doktorlar ve özel hastaneler;süslü püslü tören kıyafetleri ;kim olduğunun bile farkına varamadığı küçücük yaşında yaratıcısının cinsel organının ucunun kesilmesini emrettiğini düşünen bir çocuk; Size Allah'ın yarattığını değiştirme hakkını veren kimidir? ''Lekad halaknel insâne fî ahseni takvîm'' Biz insanı en güzel biçimde yarattık.Tin 4 ''Allah, şeytana lânet etti. Ve şeytanşöyle dedi: "Ben mutlaka, Senin kullarından belli bir nasip edineceğim. ''Ve onları mutlaka dalâlette bırakacağım. Ve onları, mutlaka emaniyyeye (kuruntuya) düşüreceğim ve mutlaka onlara emredeceğim. Böylece onlar, mutlaka DAVARLARIN KULAKLARINI KESECEKLER ve onlara emredeceğim, öyle ki mutlaka, ALLAH'IN YARATTIĞINI DEĞİŞTİRECEKLER. Ve kim, Allah'tan

SALAT ,İKAME-İ SALAT & İNFAK

‘’Malları ve canları ile Allah yolunda mücadele edenler; işte onlar, onlar sadıklardır.’’ Hucurat 15 Allah katında din(yaşam sistemi) ‘’Allah katında din, ancak İslâm dinidir.’’Ali İmran 19 ;Din insanın ve bununla bağlantılı olarak insanın içinde yaşadığı toplum tarafından uygulanan yaşam sistemidir,zaman içinde oluşturulmuş değerler ile belirlenen sosyo-ekonomik yapıdır.Bu sosyo ekonomik yapı toplum tarafından oluşturulan normlarla kontrol edilmekte devamlılığı sağlanmaktadır.Bugün temelinde ‘’özel mülkiyet’’ bulunan sosyo-ekonomik yapı, insanlığın dinini(yaşam sistemini) oluşturmaktadır,sahip olduğu güç ile doğru orantılı olarak özel mülkiyet hakkını pekiştiren mekanizmalar oluşmakta bu hakkın ‘’likit bir halde’’ hareketini sağlayan ‘’parasal sistem’’ sayesinde insanların emeklerinin amacı özel mülkiyetini daha çok arttırmak olmaktadır.İnsanlar tarafından oluşturulan devletlerin temeli ‘’özel mülkiyetin güvenliğinin ve meşruiyetinin’’ sağlanması haline gelmiştir.Milyonla