Antropomorfizm ya da İnsan biçimcilik, insan niteliklerinin başka bir varlığa atfedilmesidir. Hayvanlar, cansız varlıklar, doğagüçleri, çok ve tek Tanrılı dinlerdeki tanrılar, melekler, şeytanlar, cinler ve daha başka kavramlar da "Antropomorfizm" konusu
olabilir.İnsan tarafından yaratılmış en ilkel dinlerden bu yana ‘’Tanrı’’olarak
nitelenen varlıklara insani özelliklerin yüklenmesi genel bir olgudur gerek
yunan ,hint ,Mezopotamya çok tanrılı dinlerinde ve bu dinlerin kültürel
etkileri ile asıl kaynağından uzaklaştırılmış çok tanrılı dinlerde tanrı yada
tanrılar insani özellikler yada duygular ile hareket etmektedirler.
''Kurban sunma'' ,geleneğide sözkonusu bu antik
toplumlardan günümüze ‘’insani’’ özellikler taşıyan ''İLAH''ın kimi zaman memnun
edilmesi,kimi zaman hoşnutluğunun kazanılması,kimi zaman istekleri yerine
getirmesi,kimi zamanlarda da ona diğerlerinden daha yakın olunması gibi
amaçlarla sürdürülegelmiş bir ‘’Gelenek ‘’olarak ortaya çıkar.Eski Türkler’de ;Antik
israil’de ;Antik Mısır’da;Antik Yunanistan’da;Mikenler’de;Orta Amerika’da;Mezopotamya’da;Sümerler’de;Hitiler’de
ve daha birçok küçük ve büyük uygarlıkta hayvan yada insanın yakılması;
kesilmesi;diri diri gömülmesi yada terk edilip gidilmesi şeklinde
gerçekleştirilen ‘’Kurban sunma’’ ritüeli bulunmaktaydı.İslamiyet öncesi arap
kültürü üzerinde en önemli etkilere sahip Sümer ve Mezopotamya kültürü
incelendiğinde canlı hayvan kurban edilmesi geleneğinin yaygın olarak
uygulandığı görülmekte ,kurban olarak sunulan hayvanların genel olarak Kuzu ve
inek olduğu dikkati çekmektedir.Arabistan yarım adasında bulunan en yaygın dini
inanış olan ‘’Putperestlik’te sözkonusu Mezopotamya ve Sümer uygarlığının
etkisi ile oluşan dini sistemleri içinde ay,güneş ve yıldız tapınması temelli
bir yapıyı benimseyerek güneş ve ay döngüsü ile ilişkilendirdiği 360 günlük döngü
üzerinden putlarını yaratmışlardır.Bir güneş tapınağı olan bugünkü’’ kabe’’
çevresine yerleştirdikleri putları memnun etmek yada dileklerinin kabulunü
sağlamak amacı ile onlara canlı hayvan kurban etme geleneğinin sürdürmüşlerdir.
Kurban ritüeli ‘’tahrifata uğramış İbrahimi
dinlerde’’ ilk oğlun ‘’tanrıya ait’’ olması geleneğine bağlı olarak yine ona
kurban edilmesi geleneğine dayanmaktadır.İslamiyet ile birlikte inanç yapıları
büyük bir yıkıma uğrayan putperest gelenek sözkonsu coğrafyada gelişen ‘’İslam
devleti’’ içinde varolmanın yolunun onlar gibi görünmek olduğunun farkına
varmış ve Kuran ile indirilen ‘’dini’’ kabul etmiş bir izlenim vererek
sözkonusu toplumun bir parçası olarak yaşamaya başlamıştır.İlgili dönemde Kuran
referans alındığında sözkonsu dini grupların yaşayışlarına ve hayat tarzlarına
müdehale edilmesi gibi bir durumun sözkonsu olmaması gerekir ancak çıkarlarının
bölgedeki siyasi otoriteye yakınlıkta görenlerin büyük oranda ‘’müslüman
kimliğini’’ kullanma yolunu seçtikleri düşünülebilir.Resulun vefatının ardından
yaşanan siyasi çekişme ve bölünme dönemin köklü ailelerinden yada güç odaklarından
oluşan putpereset inancı benimsemiş yapının tekrar günyüzüne çıkmasına olanak
sağlamıştır.İslamiyet ile ilgisi bulunmayan hayvan kurbanı gibi bir ritüel
ilerleyen dönem içinde İslam inancının
bir parçası haline getirilmiştir.
Bugün ‘’müslüman’’ olduğu beyanında
bulunan insanların genelinin dinin tek kaynağı olan Kuran-ı Kerim’i okumadığı
,okusa bile ya anlamadığı bir dil olan Arapça ile yada her biri eski
geleneklere biat etmiş mealciler tarafından yapılan türlü çeşit tahrifatla dolu
mealler üzerinden gittikleri görülür.Sözkonusu mealler bile okunduğunda ‘’aklını
kullanabilen her insanın’’ mantığı ile özdeşleşmeyen durumlar ile karşılaşması
kaçınılmazdır.Bugün topluma sunulan İslam olgusunun ‘’insanlara doğru yolu
gösteren’’ kitap ile uzaktan yakından ilişkisi bulunmamaktadır.Eski putperest
geleneğin İslami öğelerle bezenerek tekrar sunulmasının ötesinde de bir anlam
taşımamaktadır.
Bugün İslam adı altında insanlara kabe
denen güneş tapınağının etrafında döndüren bir hacc,güneşi ve ateşi selamlatan
bir namaz,ay tanrısı hubal’e tuturulan bir oruç,güneş kültü temelli mısır
inancından gelme bir sünnet ve eski putperestlerin en önemli tanrıları olarak
kabul edilen güneş ve ayın çocukları olduğu inanılan Lat,Uzza ve Menata için
kesilen Kurban ,’’Bu Allah’tandır’’diye sunulmakta Allah’ın vahyinden bi haber
topluluklarda bunları yaparak gökteki yaratıcılarının takdirini kazanacaklarını
düşünmektedirler.
Kurani olarak hiçbir şeye muhtaç olmayan
ve insani özellikler taşımayan,
‘’Allah
onların ortak koştuklarından münezzehtir, yücedir." (Kasas: 68)
"Göklerin
ve yerin Rabb'i, arşın da Rabb'i olan Allah, onların vasıflandırdıkları noksan
sıfatlardan münezzehtir."
(Zuhruf: 82) "Âlemlerin
Rabb'i olan Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir." (Neml:
8)
"Her
şeyin hükümranlığı elinde olan ve sizin de kendisine döneceğiniz Allah, noksan
sıfatlardan münezzehtir." (Yâsin: 83)
Senin çok
üstün çok güçlü olan Rabb'in, onların isnâd etmekte oldukları vasıflardan
münezzehtir." (Sâffât: 180)
Ey insanlar! Allah'a muhtaç olan sizsiniz, ama O hiç
kimseye, hiçbir şeye muhtaç değildir ve O övülmeye çok layıktır.(FATR 15)
Allah’ın indirdiği dinin amacı ‘’insanların
dünyada ve ahrette kurtuluşa,felaha ermesidir.Yapılan hiçbir faaliyettin amacı ‘’Allah’ın
memnun edilmesi olamaz;insani sıfat taşımayan bir varlığın memnun olması
sözkonusu değildir;Yapılan tüm ibadetlerin yani yaşayışın amacı insanın
yaratılış fıtratına/özelliklerine en uygun dinin/yaşam sisteminin hayata geçirilmesidir.
Hedy,olarak hacc faaliyetine gidenlere
gönderilen şeylerin amacı onların ihtiyaçlarının toplumsal destek yolu ile
karşılanmasıdır.Gönderilen şeyler içinde yiyecek ihtiyacının karşılanmasına
yönelik ‘’canlı hayvan’’da bulunabilir ancak ihtiyaçlarının sadece bunlardan
oluşmaması nedeni ile hedy kavramı çok geniş bir kapsamda ele alınmalıdır.
***Ve etimmûl hacce vel umrete
lillâh(lillâhi), fe in uhsirtum fe mesteysera minel heydi
Hacc ve umreyi Allah için tamamlayın,fakat eğer alıkonulursanız.Gücünüzün yettiği
bir HEDİYEYİ gönderin.HEDİYE yerine ulaşıncaya kadar başlarınızı traş
etmeyin.
(BAKARA 196)
***Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tuhıllû
şeâirallâhi ve lâş şehral harâme ve lâl hedye
Ey iman edenler, Allah’ın emirlerine, emirleriyle bağlantılı hususlara, Allah’ın savaşı
haram kıldığı aylardaki yasaklara, HEDİYELERE (MAİDE 2)
***hedyen bâligal ka’beti/ kabeye
ulaşan HEDİYE (MAİDE 97)
***Humullezîne keferû ve saddûkum
anil mescidil harâmi vel hedye
Onlar ki kâfirdirler. Ve sizi Mescid-i Haram'dan ve bekletilen HEDİYELERden men
ettiler.(FETİH 25)
Tahrif edilmiş ibrahimi dinlerdeki’’ ilk
oğul ilk kurban inancının’’ bir yansıması olarak ibrahimin oğlunu(Kuranda isim
belirtilmemiştir) kesmek istemesi üzerine gökten inen ‘’Koç’’ masalıda Kurani ve İslami hiçbir
referans taşımamaktadır.
‘’Ve muhakkak ki ben, Rabbime ulaşan
olacağım. O, beni hidayete erdirecek. Rabbim, bana salihlerden bağışla "
Dedi
Böylece ibrahime yumuşak huylu bir delikanlıyı müjdeledik
Böylece onunla beraber çalışma çağına eriştiği zaman dedi ki: "Ey oğulcuğum! Gerçekten ben, uykuda seni boğazladığımı (mağdur ettiğimi)gördüm. Haydi bak (bir düşün). Bu konudaki görüşün nedir?" ;O da "Ey babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi.
Sonra ne zaman ki ikisi de İslâmlaştılar (Teslim oldular) ve İbrâhîm, o'nu alnı üzere yatırdı(emrolunduğu şey nedeni ile yüzüstü bıraktı,mağdur etti)
Ve ona "Ey İbrâhîm!" diye nida ettik
Sen rüyaya sadık kaldın(Allah tarafından emrolunduğun şey sebebi ile )oğlunu yüzüstü bıraktın. Muhakkak ki Biz, muhsinleri işte böyle mükâfatlandırırız
Şüphe yok ki bu, elbette apaçık bir sınamaydı
Ve ona büyük bir zibhın’ı fidye (yaptığı bu fedakarlığın karşılığı olarak)verdik.
Sonrakiler arasında onu (ismini/namını)bıraktık. İbrâhîm 'a selâm olsun.
Biz, Muhsinleri(iyilik yapanları,Allah yolunda fedakarlık edenleri) işte böyle mükâfatlandırırız.
Muhakkak ki o, Bizim mü'min kullarımızdandır’’(SAFFAT)
Böylece ibrahime yumuşak huylu bir delikanlıyı müjdeledik
Böylece onunla beraber çalışma çağına eriştiği zaman dedi ki: "Ey oğulcuğum! Gerçekten ben, uykuda seni boğazladığımı (mağdur ettiğimi)gördüm. Haydi bak (bir düşün). Bu konudaki görüşün nedir?" ;O da "Ey babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi.
Sonra ne zaman ki ikisi de İslâmlaştılar (Teslim oldular) ve İbrâhîm, o'nu alnı üzere yatırdı(emrolunduğu şey nedeni ile yüzüstü bıraktı,mağdur etti)
Ve ona "Ey İbrâhîm!" diye nida ettik
Sen rüyaya sadık kaldın(Allah tarafından emrolunduğun şey sebebi ile )oğlunu yüzüstü bıraktın. Muhakkak ki Biz, muhsinleri işte böyle mükâfatlandırırız
Şüphe yok ki bu, elbette apaçık bir sınamaydı
Ve ona büyük bir zibhın’ı fidye (yaptığı bu fedakarlığın karşılığı olarak)verdik.
Sonrakiler arasında onu (ismini/namını)bıraktık. İbrâhîm 'a selâm olsun.
Biz, Muhsinleri(iyilik yapanları,Allah yolunda fedakarlık edenleri) işte böyle mükâfatlandırırız.
Muhakkak ki o, Bizim mü'min kullarımızdandır’’(SAFFAT)
Hacc suresi 26 ve 37 . ayeteri arasında,
Ve hani Biz bir zamanlar, “Sakın
Bana hiçbir şeyi ortak koşma; dolaşanlar, orada haksızlığa baş kaldıranlar,
Allah'ı birleyenler, boyun eğip teslimiyet gösterenler için evimi tertemiz et,
kendilerine ait birtakım menfaatlere tanık olmaları ve Allah'ın kendilerine
rızık olarak verdiği hayvanlar üzerinde, belli günlerde O'nun adını anmaları
için insanlar arasında ilâhiyat eğitim-öğretimi verileceğini duyur. Yürüyerek
veya yorgun düşmüş binekler üstünde her derin vadiyi aşarak sana gelsinler!
Sonra kirlerini giderip temizlensinler. Adaklarını yerine getirsinler. Eski
evde/özgür evde/Ka‘be'de dolaşsınlar” diye, o evin/Ka‘be'nin yerini, İbrâhîm
için hazırlamıştık. –Siz de onlardan yiyin ve zorluk çeken fakiri doyurun.–
İşte böyle! Ve kim, Allah'ın
dokunulmaz kıldıklarına saygı gösterirse, artık bu, kendisi için Rabbinin
katında hayırdır. Size bildirilegelenden başka bütün hayvanlar size helal
kılınmıştır. O hâlde Allah'a yönelmişler olarak, O'na ortak kabul edenler
olmayarak o putlardan olan kirlilikten kaçının, yalan sözden de kaçının.
Allah'a kim ortak koşarsa artık o kimse, gökten düşüp de kuşların kaptığı veya
rüzgârın kendisini ıssız bir yere sürüklediği şey gibidir.
İşte böyle! Her kim Allah'ın
varlığına işaret olan şeylere saygı gösterirse, –ki şüphesiz bu saygı gösterme,
kalplerin Allah'ın koruması altına girmesindendir– sizin için onlarda belli bir
süreye kadar birtakım yararlar vardır. Sonra, bunların varış yeri; Beyt-i
Atik'e/eski eve/özgür eve/Ka‘be'yedir.
‘’Ve Biz, her önderli toplum için, Allah'ın kendilerine hayvanların kusursuzlarından rızık olarak verdikleri üzerine O'nun adını ansınlar diye bir kulluk gösteri yeri/ kulluk biçimi yaptık. İşte, sizin ilâhınız, bir tek ilâhtır. O nedenle, yalnız O'nun için Müslüman olun. Allah anıldığı vakit kalpleri titreyen, kendilerine isabet edene sabreden, salâtı ikame eden ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden Allah yolunda harcayan, Allah'a içtenlikle boyun eğen o kimselere müjdele.
Büyükbaş hayvanları da; Biz, onları
sizin için Allah'ın varlığının işaretlerinden yaptık. Sizin için onlarda hayır
vardır. O nedenle ön ayaklarının biri bağlı hâlde keserken/ saf hâlindelerken
üzerlerine Allah'ın adını anın. Sonra yanları yere yaslandığı vakit de onlardan
yiyin, ihtiyacını gizleyene ve isteyene de yedirin. Böylece Biz, onları
kendinize verilen nimetlerin karşılığını ödeyesiniz diye size boyun eğdirdik.
Onların etleri ve kanları kesinlikle
Allah'a ulaşmayacaktır. Ancak, O'na, sizden “Allah'ın koruması altına girme”
ulaşır. Size kılavuzluk ettiği üzere Allah'ı büyükleyesiniz diye, o büyükbaş
hayvanları, size işte böyle boyun eğdirdi [hiç değişmeden, gelişmeden size
boyun eğecek özelliklerde yarattı]. Ve iyilik, güzellik üretenleri müjdele.
Hacc için Beyt-i Atik'e gidenlere ,gidemeyenler tarafından gönderilen
karşılıklara(nezirlere)-hedy’ler- saygı gösterilmesi,bunların üzerine ‘’Allah
adı anılması’’ sebebi ile dokunulmaz kılındıkları,bunlardan yenilip içilmesi ve
fakirlerinde doyurulması;Hayvanların kusursuzlarının(erginliğe
erişmiş,sakat,hastalıklı olmayanlarının)kulluk/ibadet/ Allahın bildirdiği yaşam
sistemine uygun yaşayış gereği kullanılabileceği bunların ihtiyaç halinde ,üzerlerine
Allah adı anılarak kamulaştırılması suretiyle kesilerek isteyen ve isteyemeyen
yoksulun doyrulmasından kulanılması;sözkonusu hayvanların bu sebeple-besin
ihtiyacının karşılanması-yaratıldığı anlatılmaktadır.
Görüldüğü üzere
bir bayramdan,hayvan kesimi ile Allah’a yaklaşmaktan,yada hayvan kesmenin bir
zorunluluk, kulluğun bir gereği olarak yerine getirilmesi gereken bir ritüel olduğundan
bahsedilmemekte hayvan kesimi ile ilgili kısımda hayvanların yaratılış amacının
beslenmek olduğu ve iman edenlere ihtiyaç durumunda üzerlerine Allah adını anarak/kamulaştırarak bu
hayvanları kesebilecekleri ,kestkleri bu hayvanlar ilede isteyen ve isteyemeyen
yoksulu doyurmaları söylenmektedir.Bu ibadetin/kulluğun /Allah’ın sistemine
uygun bir yaşayışın gereğidir,infak/bağışın fiili bir uygulamasıdır.
Bugün uygulanan
‘’Kurban’’ geleneğinin yada bağlantılı ‘’Kurban bayramının’’ ne Kurandaki HEDY
kavramı ile(hacc edenlere bir et gönderimi sözkonusu değildir) ;ne Allah’ın
adının anılarak hayvanların kamulaştırılması (kesilen hayvanların geneli
ihtiyaç sahiplerine değil ihtiyacı olmayanların derin dondurucularına
gitmektedir) ile uzaktan yakından hiçbir ilgisi bulunmakmaktadır,
‘’Kurban
bayramı’’ ile kutlanan ‘’bayram’’ ve ‘’kesilen hayvanlar’’; ‘’güneş kültü’’
kaynaklı ;güneş,ay ve yıldız tapınmasından temellenmiş putperestlerden İslamın
içine sızmış ‘’Ataların Dinine’’ ait unsurlardır.Tıpkı binlerce yıl önce
yaşamış atalarımız gibi ‘’Rahmanın vahyinden uzaklaşmış’’ bu gerçeğin
bilgisinden uzaklığın(şeytanın) bize yaptığımızı süslü gösterdiği bir Bayram
kutlayarak ,Güneşe secde etmeye devam etmekteyiz…..
Yorumlar
Yorum Gönder