Ana içeriğe atla

FİRAVUN ; BÜYÜK EVİN SAHİBİ




Firavun;ülkesinin başına gelen türlü felakete ve Musa'nın onları defalarca kurtarmasına ragmen surup giden iktidarini ovmektedir:

"Ey kavmim bütün Mısır benim mülküm değil mi? Ve altımdan akan bu nehirler? Hâlâ görmüyor musunuz?”

''Büyük ev'' anlamını taşıyan ''Firavun'' kelimesi daha sonra hükümdarlardan bahsetmek için kullanılmıştır.Firavun kelimesi bu anlamı ile "iktidarı" hükmetme ve yönetim yetkisini elinde tutanları sembolize etmektedir.

("Büyük Ev" anlamını taşıyan kelime daha sonra hükümdardan bahsetmek şeklini almıştır. Buna örnek Osmanlı idaresinden de Bâb-ı Âli (yüce kapı) olarak bahsedilmesidir.''Vikipedi)

''O firavun ki, şüphesiz o, haddi aşanlardan ve büyüklük taslayanlardandı'' Duhan 31

Firavunu tanımlamada iki unsur öne çıkmaktadır,

kâne âliyen(Büyüklük): Büyüklük taslayan;kendini diğerlerinden üstün görenlerden oldu.

min el musrifîne(Müsrif):Allah'ın nimetlerini İsraf eden; ziyan eden; boşa harcayan

''Büyük evin sahibi(Firavun),sahip oldugu iktidarın etkisi ve cevresindekilerden aldığı destekle kendini diğerlerinden üstün görmekteydi.Yönettiği topraklardan sağladıklarını insanların/kamunun yararına olarak kullanmamakta belirli bir zümrenin lüksü yada kendi saltanatının büyüklüğünü göstermek için kullanmaktaydı.Haman'dan yapılmasını istediği kule/yapı bunun en iyi örneğini olusturuyordu.


''Ve kazıklar sahibi firavuna'' FECR 10

''Onlar ki beldelerde azgınlık yaptılar.'' FECR 11

''Ve onlardan önce, yakıp yıkmak ve şiddet bakımından, onlardan daha kuvvetli nice nesilleri helâk ettik. Oysaki beldelerde gezip dolaştılar, yer araştırdılar. Kaçıp kurtulacak bir yer var mı ki ?''KAF 36



''Böylece orada fesadı(düzensizliği,adaletsizliği) çoğalttılar.''FECR 12

''Bundan dolayı Rabbin onları azap kamçısı ile kamçıladı.''FECR 13

''Muhakkak ki senin Rabbin elbette gözleyendir.'' FECR 14

''Fakat insan, ne zaman Rabbi onu imtihan edip, böylece ona ikram eder ve onu ni'metlendirirse, o zaman: “Rabbim bana ikram etti.” der.''FECR 15

''Ve fakat, ne zaman onu imtihan edip, böylece onun rızkını ölçülü verirse (daraltırsa), o zaaman: “Rabbim bana ihanet etti.” der.FECR 16

Hayır, bilâkis siz yetime ikram etmiyorsunuz.'' FECR 17

''Ve yoksulları doyurma konusunda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.''FECR 18

''Ve size bırakılan mirası hırslı bir yeyişle yiyorsunuz'' FECR 19

''Ve malı aşırı bir sevgiyle seviyorsunuz.''FECR 20

Fecr suresinin 10. ayeti ile başlayan pasaj "kazıklar sahibi firavun" deyimini kullanmaktadır,konuyla ilgili ayeti ''Dağları kazik'' olarak niteleyen Nebe suresinin ışığında okursak firavunun topraklarini genisligine yada iktidarinin saglamligina yapilan vurguyu gorebiliriz.Firavun ve ona bagli olanlarin sahip olduklari topraklarda azginlik yaptigi yani ''yaratilisa ait kurallari'' tanimadigi ifade edilir,yaratilisa ait kurallarin hiçe sayilmasi sonucu hem toplumsal anlamda hemde cevresel anlamda bir fesadin/duzensizligin ortaya cikmasi sozkonusudur ilgili ayet gruplarinda gorulen "kuraklik" konuyla ilgili referans teskil etmektedir.Sahip olduklari topraklarda yarattiklari bu duzensizlikler sonucu Allah"in sisteminin geregi olarak cesitli felaketlerle karsi karsiya gelmekteler,ayet grubunun devaminda bu felaketlerin Allah'in bir intikami,cezasi yada taraf degistirmesi sonucu degil tamamen insanin yaptiklarinin karsiligi oldugu vurgulanmaktadir,ayni sekilde insanin nimetlendirilmesininde sebebinin Allah'in kurdugu sistemin icinde yaptiklarinin sonucu oldugu soylenmektedir,Allah'in sistemi gozledigi ifade edilmektedir,sistemin kurallari kisiden kisiye degismemekte, Allah tarafindan bile degistirilmemektedir."Sunnetullahta degisme bulamazsin" ayeti bunu ortaya koymaktadir.Sistemin sonuclari ile ilgili ifade den sonra firavun ve yandaslarinin karsilastigi felaketin sebeplerine atif yapilmaktadir.Firavun ve cevresindekilerin kabul ettigi yasam sisteminde/biçiminde yetime ikram edilmemekte,toplum tarafindan sahipsiz birakilanlara sahip cikilmamakta, sahip olunan mallardan onlara bagislanarak topluma kazandirilmalari, toplumsal yasayista yer edinmeleri digeleri ile esit olmalari saglanmamaktadir.Yoksullarin ihtiyaclari karsilanmamakta bunu yapacak toplumsal organizasyonlar yada yapilar bulunmamaktadir.Mallar mevcut ekonomik sistem nedeni ile belirli ellerde toplanmis,belirli gruplarin eline gecmistir,toplumun genel anlamda kalkinmasi ve halkin refahı bu seckinler grubu ve firavun  icin bir anlam tasimamaktadir.İste tum bu sebeplerden dolayi firavun ve cevresindekiler buyuk bir felakete dogru suruklenmektedir.


''Firavun, gerçekten yeryüzünde ve halkını gruplara ayırdı. Onların bir kısmını güçsüz bırakıyor, onların oğullarını boğazlatıyor, kızlarını canlı bırakıyor. Muhakkak ki o, fesat çıkaranlardandı.'' KASAS 4

Büyük evin sahibi(Firavun),hüküm sürdüğü topraklarda yaşayan halk arasında ayrımcılık yapıyordu.Bir kısmına haksızlık,adaletsizlik ederek onların zayıf,güçsüz ve etkisiz kalmalarına sebep oluyordu.Böylece topraklarında düzensizliğin ve adaletsizliğin ortaya çıkmasını sağlıyordu.


Ve firavun: "Ey ileri gelenler! Ben, sizin için benden başka bir ilâh bilmiyorum. Benim için ıslak toprak üzerine ateş yak. Böylece bana  bir kule yap. Belki ben Musa'nın ilâhına muttali olurum. Ve ben, onun mutlaka yalancılardan olduğunu zannediyorum." dedi. KASAS 38

Büyük evin sahibi(Firavun),kendisini emirlerine itaat edilecek ve herhangi birşeyin gerçekleşmesi için yönelinecek tek unsur olarak görmekteydi.Sahip olduğu imkanlar ile Musa'nın itaat edip/yöneldiğine ulaşabileceğini onunla aynı seviyeye gelebileceğini umuyordu.Musa'nın kendisine getirdiği şeyin gerçekle ilgisi olmadığını düşünüyordu.


''Ve andolsun ki Musa âyetlerimizle, firavuna ve onun ileri gelenlerine gönderdik. “Muhakkak ki ben, âlemlerin Rabbinin Resûl'üyüm.” dedi''

''Fakat , onlara âyetlerimizle gelince, onlar o zaman onlara gülüyorlardı''

''Biri diğerinden daha büyük olmadıkça, onlara bir âyet göstermedik. Ve onları azapla yakaladık ki, böylece belki onlar  dönerler diye.''

''Ve: “Ey sihirbaz, senin Allah'a olan ahdin hürmetine, Rabbine bizim için dua et ! gerçekten biz, mutlaka hidayet üzere oluruz.” dediler.''

''Fakat onlardan azabı kaldırınca, o zaman onlar  bozuyorlar''

''Ve firavun, kavmi içinde seslendi: “Ey kavmim, bütün Mısır benim mülküm değil mi? Ve altımdan akan bu nehirler? Hâlâ görmüyor musunuz?” dedi.''

''Yoksa ben, o acizden daha hayırlı ki, o neredeyse sözü açıklayamıyor.

Öyleyse ona takılmış altından bilezikler olmalı veya onunla beraber ona yakın olan melekler gelmeli değil miydi?”

''Böylece kavmini hafife aldı .Bunun üzerine ona itaat etti. Muhakkak ki onlar fasık bir kavim oldular.''

''Böylece onları sonraki  için bir selef  ve örnek kıldık.'' ZUHRUF


Musa, Büyük evin sahibi(Firavun) ve çevresindekileri uyarmak ve yaptıklarından vazgeçirmek için ''Alemlerin Rabbi''nin mesajını onlara götürdü,ancak Firavun ve çevresindekiler kendilerine gelen mesajı/uyarıyı ciddiye almadılar.Ciddiye alıp gereğini yapmadıkları uyarılar yüzünden birçok zorluk ve felaket ile karşılaştılar.Her felaketten sonra Musa'ya yönelerek mesajın gereğini yerine getireceklerini söyleyerek durumlarını düzeltmek için ondan yardım sağladılar.Azab/içine düştükleri zor durum her kaldırıldığında/durumları düzeltildiğinde eski yaşantılarına devam ettiler.Büyük evin sahibi(Firavun)tüm bu meydana gelenlere rağmen mülkünün/iktidarının sarsılmadığını ,Musa'nın ise konuşamayan bir aciz olarak kaldığını,insanların düştükleri durumdan onun sayesinde kurtulmalarına rağmen bunun kendisine maddi olarak bir fayda sağlamadığını ve onu destekleyen güç sahibi/melik kimsenin çevresinde bulunmadığını söyledi.Büyük evin sahibi,söyledikleri ile halkını ikna etti,Musa'nın Rabbi  yerine büyük evin sahibine(Firavun) yöneldiler.bu yönelişleri sebebi ile doğru yoldan uzaklaştılar,yanlışlar içindeki yaşayışları sebebiyle başlarına gelenler nedeni ile kendilerinden sonra gelenlere örnek kılındılar.


''Ve zayıf bırakılmış kavmi, arzın bereketlendirdiğimiz doğusuna ve batısına varis kıldık. Ve İsrailoğullarına sabırlarından dolayı Rabbinizin güzel sözü tamamlandı. Firavunun ve onun kavminin yapmış olduklarını ve kurdukları çardakları (köşkleri, binaları) harap ettik.''ARAF 37


Firavun yada Büyük evin sahibi ile ilgili hikaye ,günümüze hiç yabancı olmayan unsurları içinde barındırmaktadır.Firavun belirli bir kişiyi değil sahip olduğu imkanlar nedeni ile Allah'ın sistemine/dinine aykırı bir oluşum yaratmanın peşine düşen bir unsuru sembolize etmektedir.Allah'ın sistemine aykırı olarak hareket eden ve yeryüzünün imkanlarını sadece kendi çıkarları doğrultusunda kullananlar öncelikle bunun yıkıcı sonuçları olacağı konusunda çeşitli şekillerde uyarılmaktadır.Meydana gelecek felaketin öncülleri ortaya çıkmaktadır.

Büyük evin sahibi/Firavun kıssasında mesajı getiren Musa,sahip olunan mülkiyete/imkanlara bir tehdit olarak algılanmış;getirdiği mesajın gerçekler ile örtüşmediği iddaa edilmiştir.Çünkü Firavun ve çevresindekilerin kabul ettiği gerçekler kendilerinden öncekilere ait olanlardan ibarettir.Musa'dan iddası ile ilgili delil istendiğinde Musa bunu firavun ve çevresindekilere sunmuş,oysa firavun ve çevresindekiler bu iddayı çürütecek şeyleri ortaya koyamamışlar,bu idaaları çürütmesi için maddi imkanlarını kullanarak ''bilge kişilerden'' yani toplumlarının sahip olduğunu bilgi konusunda ehil olanlardan yardım almışlardır.Bilgelerden alınan yardım fayda sağlamamış,bilge olarak kabul edilenler bile Musa'nın idaasını kabul etmek durumunda kalmıştır.

Toplumlarının sahip olduğu bilgi birikiminde ehil olan kişilerin bu kabul/tasdiklerine rağmen Firavun ve çevresi durumu kabullenmemiştir.Çünkü firavun ve çevresi kendini mülkün mutlak sahibi olarak nitelemektedir.Dönem içinde başlarına gelen felaketlerden Musa'nın sahip olduğu bilgi yardımı ile kurtulabilmelerine rağmen;Firavun Musa'nın bunca sahip olduğu bilgiye,insanlara yardım etmesine ve onları kurtarmasına rağmen, maddi olarak bundan bir fayda sağlayamadığını bunca gerçekleşen olaydan sonra bile güç ve iktidar sahiplerinin Musa'nın yanında olmadığını  ortaya koymuştur.Firavunun ;Büyük Evin sahibinin iktidarı sarsılmamıştır.Mısır halen Firavunun kontrolündedir.Ve Mısır halkı Musa'ın Rabbine değil Firavuna itaat etmeyi seçmişlerdir.Bu sebeple doğru yoldan/yaratılışa uygun olan yaşam sisteminden iyice uzaklaşmışlar ve kendilerini büyük bir felakate sürüklemişlerdir.

Mesaj olanca güncelliği ile karşımızda durmaktadır,Mesajı getirenin hiçbir önemi yoktur,Musa zor konuşan eski bir katildir,Muhammed imanı olmayan yoldan çıkmış dalalet içinde bir kitapsız.

Büyük evin sahipleri,firavunlar,bir şekilde yönetime gelenler kamunun/halkın yararına çalışmayı birakıp çıkarları için insanları birbirlerine düşürdüğünde kendine yakın olanları yüceltip ,uzak olanları aşağıladığında ;kendine verilen nimetleri halk/kamu için değil belirli bir zümrenin saltanatı için kullanmaya başlayıp bu kaynakları ziyan ettiğinde müsriflik yaptığında;Kendisini diğerlerinden üstün gördüğünde o topraklarda bozgunculuk çıkar;

İnsanların yaşam gayeleri sadece mal-mülk olduğunda toplum kendi çocuklarına sahip çıkmayı bırakır,toplumun sahip çıkmadığı yetimlere bağışlanmadığında toplumun diğer üyeleri ile eşitlenmediğinde ''yetimler'' artık o toplum için tehdittir,

Yoksullar doyurulmadığında,bununla ilgili toplumsal organizasyonlar ve yapılanmalar oluşturulmadığında ''Yoksullar'' artık o toplum için tehdittir,

Bu çarpık sosyo-kültürel yapı içinde malın belirli kişilerde toplanması o toplum için tehdittir.

İnsani unsurların terkedilip sadece mala-mülke değer verilmesi o toplum için tehdittir.

Büyük evin sahibinin iktidarının ne kadar güçlü olduğunun ,kimler tarafından desteklendiğinin hiçbir önemi yoktur;
Toplumun ileri gelen bilginlerinin maddi çıkar gözeterek onun yanında yer almalarının hiçbir önemi yoktur,
İktidar ve güç sahiplerinin Büyük evin sahibini desteklemesinin hiçbir önemi yoktur,
Halkın çoğunluğunun  bu göz boyamalarla Büyük evin sahibini desteklemesininde hiçbir önemi yoktur.
İsraf eden,yoldan çıkan,büyüklük hezeyanına kapılmış ve Allah'ın yaratılışına aykırı hareket eden 
Büyük evin sahibi(Firavun) ve ona destek verenler büyük felaket ile er yada geç yüzleşeceklerdir.


Allah: “Ben ve elçilerim mutlaka gâlip gelecek.” diye yazdı. Muhakkak ki Allah; Kavî'dir (kuvvetlidir), Azîz'dir. MÜCADELE 21























Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayvanların Kulaklarını Yarmak ve SÜNNET(HITAN)

CİNSEL ORGANIN UCUNUN KESİLMESİNİ EMREDEN BİR YARATICIYA İNANMAK Yıllık milyonlarca Türk Lirasına ulaşan sünnet düğünü sektörü,operasyon başına binlerce lira alan ''sünnetçiler'',operator doktorlar ve özel hastaneler;süslü püslü tören kıyafetleri ;kim olduğunun bile farkına varamadığı küçücük yaşında yaratıcısının cinsel organının ucunun kesilmesini emrettiğini düşünen bir çocuk; Size Allah'ın yarattığını değiştirme hakkını veren kimidir? ''Lekad halaknel insâne fî ahseni takvîm'' Biz insanı en güzel biçimde yarattık.Tin 4 ''Allah, şeytana lânet etti. Ve şeytanşöyle dedi: "Ben mutlaka, Senin kullarından belli bir nasip edineceğim. ''Ve onları mutlaka dalâlette bırakacağım. Ve onları, mutlaka emaniyyeye (kuruntuya) düşüreceğim ve mutlaka onlara emredeceğim. Böylece onlar, mutlaka DAVARLARIN KULAKLARINI KESECEKLER ve onlara emredeceğim, öyle ki mutlaka, ALLAH'IN YARATTIĞINI DEĞİŞTİRECEKLER. Ve kim, Allah'tan...

SIRAT KÖPRÜSÜ

İran mitolojisi ( Zerdüştlük )’nde sinvat ( Çinvat Köprüsü ) cehennem üzerinde kurulu bir köprüdür ve buradan Zerdüşte inananlar güzel bakire bir kız ve 2 adet köpek eşliğinde eğlenceli ve şarkılı bir yer olan cennet’e gideceklerdir. http://tr.wikipedia.org/wiki/S%C4%B1r%C3%A2t İslamın tek kaynağı olan Kuran-ı Kerimde sırat köprüsü yer almaz ,ancak ateşe saygı göstermek faaliyeti ‘’namazın’’ bulunduğu bir başka  inanç sistemi olan zerdüşlükteki temel inanışlardan biridir,Ahura mazdaya yaptıklarının hesabını vereceğine inanan zerdüşler cehennemin üzerinde kurulu olan sırat köprüsünden geçeceklerine ve 3 gün cehennemde yanarak tüm günahlarından temizleneceklerine inanırlar;tıpkı bugünün çarpık İslam inancına sahip Müslümanlar gibi,Bu çarpıtılmış inanç sistemindeki sırat köprüsü kavramına Kurani kaynak bulamayan kafirler en önemli silahlarını kullanmışlardır;HADİS ‘’ Müminler , yani İslam dinine inananlar, Dünya'daki eylemlerinin mahiyetine göre hızlı veya yavaş,...

SURYA NAMASKARA (GÜNEŞİ SELAMLAMA) –Hinduizm / NAMAZ(ATEŞİ SELAMLAMA) -Meccusilik-

‘’Kime secde(itaat) ettiğini bilmemek’’ ‘’ Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş ’’NELM 24 Güneş ,dünyadaki canlılık ile olan doğrudan ilişkileri sebebi ile ‘’insan ‘’denen varlığın çevresindeki nesnelere anlamlar yüklemeye başlamasından ve aralarındaki ilişkileri çözümlemesinden itibaren önemli bir varlık konumuna gelmiştir.Avcılık ve Tarıma dayalı toplumlarda doğanın canlanma ve ölme zamanları mevcut hayvan popilasyonunu ve hasat evrelerini doğrudan etkilemesi ,sözkonusu durumların ise doğrudan ‘’Güneş’’ ile olan bağlantısı gerek avcı gerekse tarım toplumlarının güneş ile yakın bir ilişki içinde olmasını sağlamıştır.Doğadaki sebep-sonuç ilişkisinin farkında olan ancak yetesiz bilimsel anlamda gelişmemişliği nedeni ile bu durumlara mantıklı bir açıklama getiremeyen insan zaman içinde rasyonel olarak cevap veremediği sorulara irasyonel cevaplar bularak manevi açıda...